Türk vatandaşı olup aklına en az bir kez bu soru düşmeyen yoktur. Taşı toprağı cennet vatanımda altınlar yakutlar içinde yaşamalıyken neden Türkiye ekonomisi bu kadar kırılgan? Her birimizin düşünmesi ve cevaplandırması gereken bir soru bu… Bazı kemikleşmiş sorunların çözülmesi için kitlesel bir farkındalık gerekiyor olabilir. Ekonomimizdeki konjonktürel dalgalanmaları kontrol altında tutabilmeliyiz. Peki neler gerekiyor bunun için? Geçici çözümler bizlere nefes aldırır ancak tam bir iyileşme sağlamaz maalesef ki. Türkiye tarihindeki ekonomik krizler ve küresel ekonomik krizlerin ülkemize yansımaları araştırıldığında belli başlı bazı faktörler kendini gösteriyor, süregelen sorunlara çözüm bulamadıkça aynı yerde tıkanıveriyoruz. Bir dairenin çizgisine kilitlenmiş gibiyiz. Ne yazık ki en büyük etken “dışa bağımlılık”. Bir ülkede sanayi ve teknolojinin temelleri sağlam atılamamışsa, ülkenin gelişimi engellenerek piyasalar köreltilmişse ülkeler dışa bağımlılık sarmalında sıkışıp kalabiliyor. Bu sıkışılan yerden çıkmak ne yazık ki sanıldığı kadar kolay değil. Bugün yerli üretim, yerli malı olarak bildiğimiz çoğu teknolojik aletlerin ara malları çeşitli ülkelerden ithal edilmektedir, bu sebeple kendi üretimimiz olan ürünlerde de aslında dışa bağımlılığı sürdürerek bu sarmaldan kurtulamıyoruz ve hatta çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Ülkemizdeki kemikleşmiş ve sürekli tekrar eden ekonomik sorunları çözmek için öncelikle Bilgi düzeyimizi arttırmamız ve köken araştırmamız gerek böylece neyin neden olduğunu algılayarak ihtiyaçları tespit edebilir böylece çözüm sürecimizi hızlandırabiliriz. Bu minvalde düşünecek olduğumuzda nedir ülkemizde ekonomik problemlerimizi arttırıp şiddetlendiren etkenler?
Dış yatırımcıya kendimizi beğendiremedik, engellendik, geciktirildik.
Bulunduğumuz coğrafya bizi kötü etkiledi. Aslında bulunduğumuz coğrafyayı düşündüğümüzde ülkemiz adeta bir cennet özel ve matematik konum bakımından değerlendirildiğinde üretim ve yaşam için en verimli coğrafyalardan birindeyiz ancak bir de siyasi boyutta değerlendirmeliyiz. Bulunduğumuz konum zaman zaman ülkemizi istenmeyen senaryolara itti ve bu durum ister istemez ekonomide kalıcı izler bıraktı.
Türkiye’nin izlemek istediği aktif siyaset Amerika ile çatıştı.
Türkiye kendi iç savaş ve sorunları ciddi anlamda duraklatıcı etki gösterdi.
Sonuç olarak TL değer kaybetti, ekonomi sarsıldı zaten enflasyonist ve sağlam temeli olmayan bir ekonomi olduğumuzdan yaşananlar ekonomimizi derinden etkiledi ve etkiler kalıcılaştı. Yüzyıllar süren bu hadiselerinin derin ve kalıcı etkilerini ilk aklınıza gelen alt yapısız plan program ve projelerle çözmeye çalışırsanız büyük bir hüsran yaşarsınız. Ülkenin ihtiyacı olan köklü bir değişim ve ekonomik kalkınmadır. Bu ülkenin bahsedilen hedeflere ulaşması için gelir düzeyleri bir üst kademeye taşınmalıdır. Bu vaziyette ilerlerken bahsedilen hedeflere ulaşılacağını söylemek umut satmaktan başka bir şey değildir.
Öncelikle üretimde süreklilik ve istikrar sağlanmalıdır. Bunun için şu noktada üreticiye, arz cephesine devlet eli değmelidir. Devlet desteği kesmeden üretim ve ihracata can vermek için, klasik tarzı savunarak ekonomide dengeleri korumak ve sonrasında şartları güzelleştirmekle mükelleftir.
Önümüzdeki süreçte güçlü bir kalkınma ve gelir düzeyimizi bir üst kademeye taşımış olmayı diliyorum.