Suriye İç Savaşında Yeniden Alevlenen Çatışmalar: Uluslararası Etkiler ve Çözüm Arayışları
Trendlerdeki Yazı

Suriye İç Savaşında Yeniden Alevlenen Çatışmalar: Uluslararası Etkiler ve Çözüm Arayışları

Suriye iç savaşı yeniden hareketlendi ve bu sefer muhalif güçler kararlı bir şekilde esadı yıkmak için strateji geliştiriyor.

27 Kasım Çarşamba günü, HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam) öncülüğündeki Esad rejimi karşıtı gruplar, İdlib bölgesinden Halep’e yönelik “Saldırı Püskürtme Operasyonu” adını verdikleri askeri bir harekât başlattı. Bu operasyon sonucunda sadece üç gün içerisinde Halep şehir merkezinin ele geçirildiği görüldü.

Bunun yanı sıra, Suriye Milli Ordusu (eski adıyla Özgür Suriye Ordusu), HTŞ birlikleriyle uyumlu bir şekilde hareket ederek Halep’in doğu kanadından harekâta geçerek, YPG’nin kontrolü altında bulunan Tel Rifat şehrini ele geçirdi.

14 Aylık Sükunetin Ardından Yeniden Alevlenen Savaş

27 Kasım tarihinden bu yana Suriye’nin kuzeybatısında meydana gelen olaylar, Mart 2020’de Türkiye ve Rusya’nın öncülüğünde sağlanan ateşkesin ardından oldukça sakin giden Suriye İç Savaşı’nın yeniden alevlendiğini ve mevcut güvenlik durumunun beklenmeyen bir biçimde sarsıldığını göstermektedir.

Suriye’de tekrar alevlenen çatışmalar, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla patlak veren İsrail-Hamas/Hizbullah mücadelesi ve Rusya-Ukrayna savaşından ayrı değerlendirilmesi güç bir durum oluşturmaktadır.

İsrail’in Stratejileri ve İran’ın Vekil Güçleri

7 Ekim tarihinden bu yana, İsrail tüm Orta Doğu’da İran’ın desteklediği grupları zayıflatma çalışmalarına hız vermiştir. Gazze ve Hamas ciddi şekilde hasar alırken, Hizbullah da lideri Nasrallah ve diğer birçok önemli figürünü kaybetmenin etkilerini atlatamamış durumdadır. İsrail, Lübnan’a düzenlediği çok sayıda hava saldırısıyla Hizbullah’ın mühimmat depolarına ciddi zararlar vermiş ve böylece bu gücü Litani Nehri’nin ötesine itebilecek bir ateşkes sağlamıştır. Giderek güçsüzleşen Hizbullah’ın, Suriye iç savaşındaki Esad rejimine sunduğu desteği de sürdüremeyeceği anlaşılmaktadır.

Rusya’nın Ukrayna’ya Odaklanması ve Suriye’nin Durumu

Rusya, Ukrayna’nın işgal ettiği toprakları kurtarma hedefi doğrultusunda Kursk bölgesine yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda, 2020’de sağlanan ateşkesten sonra Suriye’deki askerlerini de azaltan Rusya’nın, Ukrayna savaşına tamamen odaklanmış olması, Suriye’deki varlığını zayıflatmıştır. Sonuç olarak, Esad rejimini destekleyen Rusya’nın içinde bulunduğu güçsüz durum ve İsrail’in, İran ile onun vekil güçleri üzerindeki ağır baskıları, Suriye’de Esad karşıtı gruplar için yeni bir fırsat sunmaktadır.

Türkiye’nin Rolü ve Halep’e Yönelik Askeri Harekât

Türkiye, ABD ve birçok ülkenin terör örgütü listesine aldığı HTŞ liderliğindeki muhalif güçlerin, mevcut durumu değerlendirerek planladıkları bir askeri harekât neticesinde Suriye’nin Halep şehrini üç gün gibi kısa bir sürede Esad güçlerinden aldı. Suriye Ordusu Halep’ten çekilerek, Halep’in güneyinde yer alan Hama kentinde yeniden güçlerini toplama yönünde adım atmıştır. Buna karşın, Rusya ve Esad rejiminin İdlib ve Halep’te gerçekleştirdiği hava saldırıları ise etkisini göstermekte zorlanmıştır. Muhalif güçler, Hama çevresinde de bazı yerleşim yerlerini kontrol altına almayı başarmışlardır.

Sonuç ve Gelecek Perspektifi

Günümüzde, Suriye’deki dört yıllık statüko değişiklik göstermekte ve sorunun çözümüne yönelik uluslararası güçlerin diplomatik girişimlerinin artmakta olduğu görülmektedir. Bu noktada, Suriye’deki çatışmalarla doğrudan ilgili ülkelerin alacağı pozisyon ve izlemeleri muhtemel politikaların detaylarına da göz atmamız gerekecektir.

Rusya, İran, Türkiye ve Batı: Suriye’de Durum Nedir?

Astana Süreci, Suriye’deki iç savaşın çözümüne yönelik olarak Rusya, Türkiye ve İran tarafından yürütülen bir dizi diplomatik görüşmelerdir. Bu üç ülke, Suriye’deki çatışmanın en fazla etkilediği ülkeler arasında yer alıyor.

Rusya, Ukrain ile olan savaşı sebebiyle sıkışmış bir durumda. Ancak, Suriye’yi tamamen terk etmesi ve Beşar Esad’ı kayıtsız bırakması olası görünmüyor. Zira Rusya’nın Suriye’de birçok askeri üs ve güç mevcut.

Son yıllarda Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı azalmış olsa da, hava kuvvetlerini kullanarak İdlib’e yönelik operasyonlarına devam etti. HTŞ’nin beklenmedik saldırısı sonrası, rejim güçlerinin toparlanmasına yardımcı olması beklenen Rusya’nın hava gücü, Esad rejimini savunmaya devam edecektir.

Öte yandan Türkiye, Suriye’deki çatışmalara daha temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Aralık’ta yaptığı açıklamada, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, istikrarsızlığı sona erdirmek en büyük dileğimiz” dedi. Bu, Türkiye’nin Suriye’yle ilgili duruşunu pekiştiriyor.

Türkiye, kuzeydeki YPG güçlerinin otonom bir bölge oluşturmasına karşı net bir tutum alıyor. Astana Süreci’nde yer alan Rusya ve İran ile ilişkilerini güçlendirerek bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Suriye’nin muhaliflerle ve kendi halkıyla bir uzlaşmaya varması gerektiğini” vurguladı ve yeni bir göç dalgasını önlemek için adım atacaklarını belirtti.

İran ise HTŞ’nin Halep’te elde ettiği başarılar sonrasında diplomatik temaslarını stratejik olarak hızlandırdı. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Esad rejimini desteklediklerini belirtirken, Suriye’deki terör unsurlarını engellemek konusunda Türkiye ile ortak bir görüşe sahip olduklarının altını çizdi.

Son dönemdeki artan diplomasi trafiği sonrası Rusya, İran ve Türkiye’nin 7-8 Aralık’ta Katar’ın Doha kentinde bir araya gelerek Suriye’deki gelişmeleri masaya yatıracakları duyuruldu.

ABD ve İsrail, devam eden gelişmelerden memnun görünmekte. Özellikle İsrail’in Esad yönetiminin zayıflamasından olumlu etkileneceği ortada. 7 Ekim’den bu yana Suriye’ye birçok hava saldırısı düzenleyen İsrail, İran destekli gruplara yönelik operasyonlar gerçekleştirmiştir.

ABD ise Suriye’de Esad rejimine destek amacıyla hareket eden İran yanlısı güçlere saldırarak bölgede aktif rol oynamakta. İran’ın, insan ve silah yardımlarını Hizbullah ve Hamas’a Suriye üzerinden ulaştırması, Esad rejimi ve İran’ın zayıflamasının ABD ve İsrail’in politikalarıyla örtüştüğünü gösteriyor.

Suriye’deki Gelişmelerin Genel Değerlendirmesi

Son dört yıl boyunca her ne kadar sakin bir atmosfer oluşmuş olsa da, Suriye’deki iç savaşın nihayet bulmadığı ve mevcut durumun birçok aktör arasında karmaşık bir rekabet içerdiği aşikâr.

Küresel güçlerin birbirinden farklı pek çok çıkarı göz önünde bulundurulduğunda, Suriye’nin yeniden bir istikrarsızlık ve çatışma dönemine girmesi olasılığı oldukça yüksek. Özellikle Rusya ve İran’ın, şu an eski gücünden hayli uzak olmalarına rağmen, Esad rejimini desteklemek için gösterecekleri çaba, gelecekteki gelişmeler açısından kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.

Yeni Çatışmaların Etkisi

7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyla tetiklenen çatışmanın Suriye üzerindeki etkisinin devam edeceği öngörülebilir. ABD ve İsrail’in, Trump döneminde de olduğu gibi, İran’a bağlı milis güçlerini hedef alma kararlılığını sürdüreceği düşünülüyor. Bu durum, Esad rejiminin zor günlerle yüzleşmesi anlamına geliyor.

El Kaide’den ayrılarak daha ılımlı bir pozisyon almaya çalışan HTŞ, hem Rusya’ya hem de ABD’ye önemli bir mesaj iletmiş durumda. Son operasyonlarıyla, kendisini bu ülkelerin dikkate alması gereken bir aktör olarak konumlandırmaya çalışıyor.

HTŞ lideri Muhammed Colani’nin son dönemlerdeki ılımlı duruşuyla, bu terör örgütünün Suriye’nin geleceğinde siyasi bir aktör olma arzusu taşıdığı mesajını veriyor. Ancak Türkiye gibi birçok ülkenin listelerinde terör örgütü olarak yer alması, bu organizasyonun muhatap alınmasını zorlaştırıyor. Bu durumun nasıl değişebileceği belirsizliğini koruyor.

Yeni Bir Dönemin Başlangıcı

Mevcut gelişmeler, Suriye’de yeni bir döneme girdiğimizi gösteriyor; Ancak, durumun hala çok sıcak olduğu ve sürekli değişim gösterdiği unutulmamalıdır. Esad’ın, 2011 yılından bu yana muhalif gruplarla diyalog kurma isteksizliği devam etmekte. Muhalifleri terörist olarak damgalayarak, diyalog kapılarını kapatmış durumda. Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi şartıyla Erdoğan’ın diyalog çağrılarını reddetmesi, Esad’ın bu durumdan nasıl çıkacağına dair soru işaretleri oluşturuyor. Eğer Esad, iktidarını korumak ve savaşı sona erdirmek istiyorsa, bu tutumunu gözden geçirmesi kritik.

Rusya-Ukrayna ve İsrail-İran arasındaki gelişmelerin ardından, Suriye’de yeni çatışma dinamikleri ortaya çıkma olasılığı mevcut. Bu süreçte, uluslararası diplomasi ve barış sağlanması için çaba gösterilmesi, daha fazla kaybın yaşanmaması adına umudumuzdur.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 1
    be_endim
    Beğendim
  • 1
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Sansür, doğru ve tarafsız gazetecilik ilkesiyle hareket eden, hiç bir baskıya boyun eğmeyen, sansürlü medyanın içinde sansürsüz içerikler üreten bir dijital dergidir.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir