İçindekiler
Hakkında kara para aklama davası açılan Sezgin Baran Korkmaz, şu sıralar İsviçre dağlarında şatafat ve lüks içinde bir hayat sürüyor. Her gün yenisine tanıklık ettiğimiz “hortumlama ekonomisi”nin, birilerini cehennem azabına mahkûm ederken, birilerine nasıl şatafatlı ve korunaklı hayat sağlandığının bir örneğini daha görmüş olduk böylece. Masada eksik var ama.10 seneyi aşkın süredir muteber “iş insanı” sıfatıyla ortalıkta dolanıp milyonlarca doları dağıtırken koluna giren siyasetçiler, fotoğraf çektirenler, onunla iş tutanlar yok. Mızrak çuvala sığmayınca İsviçre’ye kapıyı açanlar, payını alıp götürmesi amacıyla mahkeme kararını değiştirenler de… Hepsi halen Türkiye’de.
SBK Holding ve sahibi Korkmaz ile birlikte 10 iş insanı ile ilgili hazırlanan iddianamede dillenen cezaların en yükseği 4 seneden 7 sene 6’şar aya kadar hapis. Korkmaz suçlu bulunup yakalanırsa, pek bir şey yatmayacak yani. İsviçre’deki keyif boşuna değil. Vakanın detaylı geçmişini, Korkmaz’ın siyasî ilişkilerini merak edenlere, Milletvekili Ahmet Şık’ın yazısını bırakayım.
Ne kadar para, nasıl aklandı?
Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK), 28 Aralık 2020’de ön incelemeyi, 20 Ocak 2021’de ise 2021-ASİR/VM/1757/1 sasenesi nihai raporu savcılığa teslim ediyor. Vaka meydana çıktıktan sonra 132 milyon dolara yakın bir paranın aklandığı iddia ediliyordu. MASAK raporunda ise çok daha çoğu görülüyor.
Paraların aklanması amacıyla değişik yollar kullanılmış. Yaygın teknik, parayı hesaplar arasında bölüp, dolaştırmak. Bunu bir örnek üzerinden detaylarıyla inceleyeceğiz. Tüm şirketlerde benzer teknik kullanılıyor.
Söz hususu şirket Konak Isı… 11 Mart 2009’da kurulmuş. Hisse dağılımı yüzde 5 Yusuf Araz, yüzde 95 Korkmaz. 2012’de yüzde 95 hisse, Kamil Feridun Özkahraman’a devrediliyor. 2015’te de yüzde 100’ü onun oluyor. Şirket kurulduğu günden beri hiç bir ihracat ve ya ithalat yapmamış. Para trafiği şu şekilde işliyor:
ABD’deki Washakie Renewable Energy’den 9 Eylül 2013’te evvelce 4, sonra 5 milyon dolar geliyor. 31 Aralık 2013’te 13 milyon dolar daha aktarım ediliyor. 22 Mart 2016’da ise Noil Energy’den 3 milyon 810 bin dolar yatıyor. Toplam aktarım 25 milyon 810 bin dolar. Sonrası bundan sonra oradan o bölgeye gezdirmek.
Paralar Gezdiriliyor
9 Eylül’de gelen paranın 4 milyon doları, iki gün sonra Özkahraman tarafından 1’er milyon dolar halinde çekiliyor. 5 gün sonra aynı bankaya bu sefer 2’şer milyon dolar olarak yatırılıyor. 31 Aralık 2013’te gelen 13 milyon doların da 4 milyon dolarını iki ayrı işlemle çekiyor Özkahraman. 22 Mart 2016’da ABD’den gönderilmiş 3 milyon 810 bin dolar da bir gün sonra, başka bir bankadaki hesaba aktarılıyor ve biri aynı gün, başka ikisi ertesi gün olmak üzere dört değişik işlemle çekiliyor. Bu süreçte Türkiye’deki şirketin hesabından da ABD’deki Speedy Lion Renewable’ye 5-2-2 milyon dolar; Ocak 2014’te ise 9 milyon dolar olmak üzere toplam 18 milyon dolar aktarım yapıyor.
Diğer bir aktarım yöntemi daha ilginç. Özkahraman, ABD’li Kingston’un aynı bankada bulunan hesabına 16 Ocak 2015 günü 5 milyon 610 bin dolar gönderiyor. Kingston parayı aynı gün, aynı bankadaki Setap Teknik (sonradan adı Blane Teknik oldu) şirketi hesabına geçiyor. Yine aynı gün para, aynı bankadaki Ayşe Nil Yılmaz’ın hesabına aktarılıyor. Yılmaz da aynı gün parayı çekiyor.
MASAK’ın araştırmasına göre 2013-2019 arasında Konak Isı’nın toplam satış hasılatı 18 milyon 602 bin 192 lira. Şirketin hesaplarına giren para ise bunun 12 katı kadar: 217 milyon 583 bin 873 lira. Toplam mal ve hizmet alımına harcanan para 16 milyon 214 bin 590 lira. Buna rağmen hesaplardan çıkan para, 227 milyon 791 bin 239 lira olarak gözüküyor yani 12 katı.
Hiçbir somut iş yapmayan şirket senelerdir sadece para hareketleri yapıyor böyle. Asıl vahim olan, Özkahraman ile ilgili boynuna kolye gibi asılacak kadar suç duyurusu olması!
2016 vergi denetiminde Konak Isı’nın Kay Grup Turizm İnşaat’a kestiği faturalar düzmece çıkıyor. Haliyle Özkahraman ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor. 2017’de bu sefer Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), tasfiye halindeki Ataç İnşaat’ı inceliyor ve Özkahraman’ın gerçeğe aykırı hesap açılmasından muhasebe hilelerine kadar türlü yola başvurduğu, bağlı ortaklıklar Anteks ile Antalya Koleji arasında fiktif (uydurma) faturalar kestiği belirlendiğinden, suç duyurusu gerçekleşiyor yine. Bitmiyor tabii. Üzerine SBK Holding’in, iflas aşamasındayken bünyesine kattığı Kervansaray Yatırım Holding’in içini boşaltmaktan 2017’de SPK bir suç duyurusu daha yapıyor. Son olarak Mega Varlık Yönetimi’nde uygulanan bir başka usulsüzlük yüzünden suç duyurusu oluyor.
Kara Para Aklama Zinciri
Organizasyonun başında olduğu belirlenen Sezgin Baran Korkmaz’ın da para aklama zinciri MASAK tarafından şematik olarak çıkarılmış. ABD’deki Washakie’den gelen para evvelce ISANNE S.A.R.L isimli Türkiye’de de faaliyet sürdüren yabancı bir şirkete; sonra Bioforma İlaç-Münir İlaç-SBK Holding’i dolaşıp Korkmaz’ın banka hesabına geliyor. Buradan da Korkmaz’ın ABD’deki hesabına aktarılıyor. Korkmaz, elindeki bütün şirketleri buna benzer zincirlerde kullanmış. MASAK eksperleri şirketlerin nerdeyse bütününün da daima zarar ettiğini belirtiyor.
MASAK raporunda tespit edilen kara para miktarları ve kimlerin üzerinden aklandığına dair toplam tablo da şu şekilde:
İkinci Teknik Gayrimenkuller
Aklamada kullanılan ikinci teknik gayrimenkul alımları. Nitekim Blane Teknik şirketine ABD’den gönderilen paranın nerdeyse tamamı, 2014 ve 2015 senelerinde 31 adet gayrimenkule yatırılıyor. Burada ilgi çeken husus ise gayrimenkullerin alındığı birey ve şirketlerin hep aynı kişiler olması. Mesela; Beşiktaş’ta H.İ.’den 11 adet alınmış. Ataşehir’deki 14 adet gayrimenkul inşaat şirketi olan Ç.S.’ye ait. Yine Ataşehir’de 12 adet de C.P.’den alınıyor. Beşiktaş’taki 5 adet de bir hukuk firmasından.
MASAK raporunda para aktarımları banka banka, isim isim, gün gün çıkarılmış. Ama akıllara takılan birtakım soruları da var tabi ki.
SBK Holding’in ünü, senelerdir malî hali zora girmiş ya da iflasın eşiğindeki şirketleri satın alması, ortak bulunduğundan geliyor. Örneğin; her bireyin bildiği ve şirket geçmişleri eski olan Bora Jet, Ürosan Kimya, Biofarma, Münir İlaç, Umut İlaç bu işin başlıca olanları. Böyle bir hayli şirket bulunuyor. Bunlara aktarılan paralar suç gelirleri miydi?
Diğer soru işareti de her şeyin merkezindeki Mega Varlık Yönetim’e ilişkin. 100 milyon TL sermaye ile en büyüklerden birisi. Portföyüne bankaların tahsil edemediği ciddi miktardaki alacağı katmıştı. MASAK raporunda şirketin kara para aklamada Türkiye’deki merkez üs bulunduğu anlaşılıyor. Raporun en sonundaki cümle önemli: “Mega Varlık Yönetimi AŞ.’nin suç gelirinden elde edilen para ile kurulmuştur.” Ne var ki, şirketin yalnızca sahibinin hesap etkinliklerini görebiliyoruz. Bu arada 2016-2017 arasında yönetimde, AKP’nin ABD’deki ilişkilerinde bir dönem adı sıkça geçen, eski Türk Amerikan İş Konseyi (TAİK) başkanı Ekim Alptekin’in de bulunduğunu not edelim.
Yargı Süreci
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 30 Eylül 2020’de tahkîkat kapsamında 10’uncu Sulh Ceza Hakimliği’ne şirketlerin mal varlıklarına el konması talebinde yer alır ve Hâkim Furkan Bilgehan Ertem kararı alır. Fakat 5 Kasım’da İstanbul 3’üncü Sulh Ceza Hâkimi Yasin Karaca, MASAK’tan gelen bir yazıya atıfla, “aklama suçunu meydana getiren öncül suçların işlendiğine dair somut bilgilerin belirleme edilemediği” gerekçesiyle önlem kararlarını kaldırır. Karar aynı gün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu doğrultusundan Türkiye Bankalar Birliği Başkanlığı’na da gönderilerek, Korkmaz ve başka kuşkuluların şirket ve şahsi hesaplarındaki önlemlerin “acilen” kaldırılması istenir. Belgede imzası olan kişi 16 Ekim’de Adalet Bakan Yardımcısı olduğu duyurulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz’dır.
10 gün sonra, 17 Kasım 2020’de, Korkmaz ile ilgili yurtdışına çıkış yasağı da 7’nci Sulh Ceza Hâkimi Ramazan Çiçek tarafından kaldırılır. Korkmaz’ın ifadesinin bile alınmadığı bu kararla anlaşılır. Yaklaşık 2 ay sonra MASAK’ın “kara para” raporuna dayanılarak Korkmaz ve diğer şüpheliler ile ilgili gözaltı ve mal zenginliği önlemi kararı verilir. Fakat Korkmaz ile 8 kişi çoktan yurtdışına çıkmışlardır. Üzerine villasını, birtakım mülklerini ve ilaç şirketini de satarak üstelik.
5 Kasım’daki mahkeme kararına dayanak uygulanan MASAK yazısından şüpheliler kaçana kadar gösterilen yargıdaki aceleciliğe, her yönüyle soru işaretleri taşıyan bir ticaret-siyaset teması daha işte. Nerede bir para birikiyorsa orada hemen dokunulmazlık zırhlarının da örüldüğü bir ülkeden sürgün edilmenin tadını Korkmaz sürmesin de kim sürsün!
Ayrıca bu yazı yazılırken çıkan son haberlere değinmemiz gerekiyor. Bir bekçi nasıl olur da 8 milyon $ değerinde villanın sahibi olabiliyor.