Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya-Ukrayna Savaşı

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalle tehdit etmesi, ayrılıkçı bölgeleri tanımak adına bir bahane miydi? Yoksa bu mekanların bağımsızlıklarını tanımak, Ukrayna’yı işgal için gerekli miydi? Diğer yandan Rusya’ya yönelik ‘Soğuk Savaş’ın mağlup ülkesi’ algısını değiştirmek amacıyla olabilir mi?

Ukrayna’nın doğusundaki Donbass’a, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in emriyle özel askerî operasyon başlatıldı sabahın erken saatlerinde. Çok geçmeden hava saldırılarına geçildi. Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna’daki askerî hava limanları ve hava kuvvetlerinin tesirsiz duruma getirildiğini açıkladı. Öte yandan, Rus askerlerinin Kiev’e girdiği haberleri geldi.

Rusya, Ukrayna’dan ayrılan bölgelerin bağımsızlığını resmen tanıdı, fakat Moskova’nın niyetleri hakkındaki soru işaretleri sürüyor. Putin’in öngörülebilir olmayı ya da diğerlerinin zaman çizelgesini takip edebilmekten hoşlanmadığı ve yaptığı atılımlarla askerî özel harekatların mantığını izlediği göz önüne alındığında, bu bölgelerin tanınmasının ne manaya geldiği hususu ile alakalı birtakım kafa karışıklıkları var. Sınırda askerî yığınak yapılması ve Ukrayna’yı işgal etme tehdidi, Rusya’nın sözde Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetlerini (DNR ve LNR) tanıması amacıyla bir örtbas operasyonu muydu? Yoksa bölgelerin tanınması, Ukrayna’nın işgal edilmesi, mevcut hükümetin devrilmesi amacıyla bir örtbas operasyonu muydu?

Başka bir olasılık daha var: Tüm şunlar Rusya’nın bölümdeki ana diplomatik amacı olan Ukrayna’nın federalizasyonu ve Batı’dan uzaklaştırılması ile ana küresel amacı olan Rusya’nın Soğuk Savaşı kaybeden ülke bulunduğu algısına son vermek amacıyla yaygın bir örtbas operasyonu olabilir mi?

Ukrayna sınırlarında savaş

Donbass’taki cumhuriyetlerinin tanınması beklenmiyordu, zira bu, aşırı basit ve bundan ötürü Rusya’nın elindeki araçların boyutunu yansıtmayan düşük bir olasılık olarak görülüyordu. Moskova’nın, sadece sahadaki statükoyu ayarlamak amacıyla ordusunu Ukrayna sınırlarında savaş sistemine geçirmesine, Batı’dan Soğuk Savaş’ın sonuçlarını adeta iptal etmesini talep etmesine ve askerî tatbikatlarda nükleer başlık takılabilen roketleri fırlatmasına lüzum yoktu. Bu, dağın kükremesi ve bir fare doğurması vakasıdır.

Yine de, dağ kükrediği için, statükoyu değiştirmeden itibarını koruması olası değildi. Ukrayna’yı işgal etmek çok riskli olurdu ve bu adımda planın bir parçası olması olası değil. Kremlin, Afganistan ve Irak’ta alınan dersleri gördü: Bir düşmanın ordusu yenik edilse de, bu size ülkenin denetimini net olarak vermeyebilir.

Hem de, Ukrayna’nın işgal edilmesi Batı için bulunmaz bir nimet olurdu, zira en azından bu tür bir hal, son haftalarda Rus yorumcular arasında alay hususu olan Batı’nın Rusya ile ilgili en büyük korkularını, Batı medyasının doğruluğunu ve Batı istihbaratının niteliğini doğrulayacaktı.

Batılı istihbarat raporlarını haklı çıkarma hususu ile ilgili hevessiz olan Putin, minimum beklenilen ve minimum hazırlıklı olunan alternatifi tercih etti: yedek alternatif. En kötü olasılık, yani Ukrayna’nın işgal edilmesi bekleniyordu. Batılı önderler, etkileyici ifadelerine ve telaşlı diplomatik çabalarına bakıldığında, askerî ispatlara ve kendi istihbaratlarına dayanarak işgalin yakın vakitte gerçekleşeceğine aslında inanıyorlardı ve çabalarını en tehlikeli olan bu senaryoya yoğunlaştırmışlardı.

Avrupa Devletlerinin tavrı

Görünüşe göre cumhuriyetlerin tanınması, Ukrayna’nın doğusundaki çatışmayı sona erdirmeyi hedefleyen Minsk Protokolü’nün Ukrayna tarafından hayata geçirilmesindeki başarısızlıkta Almanya ve Fransa’nın suç ortağı bulunduğunu meydana koyan belgelerin Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından Kasım ayında yayınlanmasıyla başlayan krizin plan edilen ilk neticesiydi.

Moskova’nın DNR ve LNR’yi adeta tanıyacağı hususunda, Washington ve Londra yerine Paris ve Berlin’i bilgilendirmesiyle Rusya’nın planı bundan sonra son adımına girdi.

Bazı açılardan söz hususu cumhuriyetlerin tanınması, Batı için bir hediyedir. Rusya, Batı’ya çetrefilli güvenlik sorunlarında kendisi ile yürüttüğü müzakerelerden çekilmesi ve yaptırımlar programı için bir bahane sağladı. Aynı vakitte bu, Ukrayna ve Devlet Başkanı Volodimir Zelenski için en kötü netice değil.

Minsk Anlaşmaları, Kiev için öyle bir yüktü ki, uyuşmalar Ukrayna’dan ziyade Rusya tarafında feshedildiği için utanç verici toprak kaybına karşın Ukrayna rahatlayacaktır. Her halükarda, söz hususu cumhuriyetlerin tanınması, tıpkı daha evvelce Kırım’ın Rusya doğrulusunda ilhakında bulunduğu gibi, Ukrayna’nın bu toprakların iadesini talep etmesi ve tarihin onlara bu tür bir fırsatı sunmasını engellemek amacıyla bir engel değil.

Rusya işgali tercih etti

Cumhuriyetlerin tanınması, Rusya için bir fırsat; çünkü bu stresin doruğunda somut bir kazanç demek. Diğer yandan eli boş bir biçimde geri çekilmek, Kremlin’in prestiji ile ülkenin askerî ve diplomatik organları amacıyla gerektiğince yıkıcı bir netice olurdu.

Rusya’nın elinde üç alternatif vardı: Minsk Protokolü aracılığı ile federalizasyon amacıyla Kiev’e baskı yapmak; Batı’yı NATO’nun açılmasına son vermeye zorlamak ve Donbass cumhuriyetlerini tanımak. İki temel amaca erişemeyen Rusya, üçüncü seçeneğe başvurdu.

Rusya’nın en son atılımı, Batı’nın, Rus yönünün güvenlik istekleriyle ile alakalı müzakereleri sonlandırması için bir sebep olarak görülebilir. Diğer yandan bu hal, Rusya’nın niyetinin önemiyetini ve bir bedeli olsa dahi sözlerini eyleme dökmeye hazır bulunduğunu işaret ediyor.

Bazı Batılı siyasetçiler için bu, nihayetinde Rusya ile bahsetmek adına daha düşük değil, daha çok yol açtığı manasına istikbaldir. En azından Kremlin açıkça böyle olacağını umuyor.

Batıdan gelen yaptırımlar

Mevcut krizde Rusya, Ukrayna ve Batı arasındaki bağların zayıf noktalarını ortaya çıkardı. ABD, Avrupa ve hem de NATO’nun açıkça Ukrayna için savaşmayı reddetmelerini ve hem de Rusya’ya bir ikaz olarak bile o bölgeye asker göndermemelerini sağladı. Batı’ya, en agresif senaryoda bile reaksiyonların ekonomik ve sınırlı olacağını, “cehennemden gelen yaptırımların” bile sınırları olacağını kabul ettirdi. Böylece Rusya’nın uluslararası ödeme sistemi SWIFT’ten atılması, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının ruhsatlandırma prosesinin durdurulması, Rus petrol ve doğalgazının satın alınmasının yasaklanması gibi en ciddi tedbirler bile münakaşaya açılmış olacak.

Son olarak; Batı, büyükelçilikleri tahliye, uçuşları iptal ederek ve yurttaşlarına ülkeyi terk etme daveti yaparak Ukrayna’ya itimat etmediğini gözler önüne serdi. İş dünyasına ve yatırımcılara yönelik bu uzun vadeli savaşın Ukrayna’ya vereceği zarar, Rusya’ya oluşturulan yaptırımlardan daha çok olacak: Doğrudan bütçe yardımı bile oluşan yatırım kaybını telafi edemeyecek.

Not: Bu yazı yazarımız tarafından dün kaleme alınmıştır. ancak teknik problemlerden dolayı yazı bugün yayınlamıştır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Sansür Dergi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Dergimize ara ara uğrayıp çıkan Ya da dergimizin müptelası olup isminin görünmesini istemeyen yazarlarımızın yazıları Konuk Yazar kısmında yer almaktadır.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir