Netanyahu Sonrası İsrail

Netanyahu Sonrası İsrail

İsrail’in son 2 senesi istikrarsız seçimler, Filistin ile çöken barış süreci, Gazze savaşı, Aksa baskını, İsrail içerisinde Yahudiler ve Araplar arasındaki gerilimler ve bunların neticesinde meydana gelen hayal kırıklıklarıyla geçti. İsrail’in kırılgan siyasi yelpazesini soldan sağa içine alan “Değişim Hükümeti” olarak adlandırılan birlik İsrail'de büyük bir değişime işaret ediyor.

İsrail politikasını yakından takip edenler için 2 Haziran gecesi saatler geçmek bilmedi. 5 Mayıs’ta hükümet kurma vazifesini üstlenen Yesh Atid (Gelecek Var) partisi lideri Yair Lapid, kendine bilinen zamanın dolmasına saatler kala Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin’e birlik ortaklarının anlaştıklarını iletti. İsrail’in yeni hükümeti, aralarında İsrailli Arapları temsil eden Ra’am Partisi’nin (Birleşik Arap Listesi) de bulunduğu, sağ (Yamina, Yisrael Beitenu ve New Hope), sol (Meretz ve Labour) ve merkez (Yesh Atid ve Kahol Lavan) çizgiden gelen 8 partiden oluşuyor. Güvenoyu aldıkları takdirde 14 Haziran itibariyle yemin ederek vazifeye başlaması beklenilen birlik üyeleri, “en uzun vakit iktidarda kalan lider” sıfatını taşıyan Likud Partisi lideri Binyamin Netanyahu’yu 12 senenin sonrasında başbakanlık koltuğundan indirmiş olacak.

İsrail’in son 2 senesi istikrarsız seçimler, Filistin ile çöken barış süreci, Gazze savaşı, Aksa baskını, İsrail içerisinde Yahudiler ve Araplar arasındaki gerilimler ve bunların neticesinde meydana gelen hayal kırıklıklarıyla dolu bir Çehov trajedisini andırıyor. 9 Nisan 2019’dan beri bir türlü kurulamayan hükümet ve iki senede 4. kez tekrarlanan seçimler İsrail politikasını bir çıkmaza soktu. Geçtiğimiz iki senede meclisten geçirilemeyen bütçeler, pandemi ve Netanyahu’nun yolsuzluk yargılamalarının esasında ilerleyen süreç İsrail tarihinin en zor 2 yılıydı diyebiliriz.

Netanyahu ve Likud’un beklentisi, önceki dönemlerde bulunduğu gibi, muhalefet partilerinin de kendi aralarında birliği sağlayamamaları ve 5. defa sandığa gidilmesi yönündeydi. Geçtiğimiz haftalarda İsrail’de yaşanan hadiseler ve Mescid-i Aksa’da yaşanan yangına bağlı olarak ilerleyen kutuplaşma da, Netanyahu ve partisinin tabanını konsolide edip yeni bir seçimde oy artışı elde etmesine imkân kılabilecek gibi gözüküyordu. 13 Mayıs’ta Bennett’in, Lapid önderliğindeki birliği desteklemeyeceğini ve bunun yerine Başbakan Netanyahu ve detaylı merkez ve merkez sağ figürleriyle bir birlik ile ilgili tartışmaları sürdüreceğini açıklaması Netanyahu için iyi haber olsa da Bennet kararını değiştirerek 30 Mayıs’ta Lapid önderliğindeki birliğine katılacağını duyurdu. Netanyahu, bu kararı “yüzyılın sahtekarlığı” olarak nitelendirerek, İsrail devletini ve halkını tehlikeye attığını söyleyerek reaksiyon gösterdi.

Yeni İsrail: Değişim Hükümeti

Yeni hükümetin kurulmasıyla 2009’dan itibaren Aralıksız olarak başbakanlık koltuğunda oturan Netanyahu iktidarı da sona ermiş oldu. Koalisyon anlaşması gereği dönüşümlü başbakanlık uygulanacak ve ilk olarak 7 vekili ile birliğe katılan Yamina Partisi lideri Neftali Bennett 2023’e kadar başbakan olarak vazife alacak. Hükümetin bu iki seneyi atlatmasının sonrasında da Yair Lapid başbakanlık koltuğunu devralacak.

İsrail’in kırılgan siyasi yelpazesini soldan sağa içine alan ve ufak bir İslamcı Arap partinin de desteğine dayanan, “Değişim Hükümeti” olarak adlandırılan birlik İsrail’de büyük bir değişime işaret ediyor. Değişim hükümeti iki sene içerisinde dört sonuçsuz seçime, uzun bir kutuplaştırıcı politikaya ve felç olmuş siyasi bir prosese yol açan çıkmazdan sonra İsrail’i yeniden rayına oturtmayı hedefliyor. Parlamentonun bu kırılgan birlik hükümetine önümüzdeki zamanlarda güvenoyu vermesi bekleniyor. Fakat bu gerçekleşse bile, değişim hükümetinin İsrail’e ne kadar farklılık getirebileceği belirsizliğini koruyor. Çünkü ilgili tarafların büyük kısmının Netanyahu’ya karşıtlık dışında çok az ortak noktası var. Çeşitli ideolojilerden meydana gelen bu kırılgan yapıyı ayakta tutmak amacıyla Yair Lapid ve Neftali Bennett, farklılıklarına odaklanmaktan uzak durmak amacıyla iktisat ve altyapı gibi büyük ölçüde teknokratik konulara odaklanmaya ve İsrail-Filistin çatışmasını çözmeye çalışmak gibi daha tartışmalı konulardan uzak durma noktasında ortak paydada buluşmuş durumda. Bazı analistler bu çok detaylı yapıyı toplumun genişliğinin ve karmaşıklığının bir yansıması olarak olumlu karşılarken, pek fazlası ise birlik üyeleri arasındaki uyumun sürdürülebilir olmadığını ve İsrail’in siyasi işlevsizliğinin somutlaşmış bir örneği olarak karşımızda bulunduğunu iddia ediyor.

İttifak ayrıca, İsrail tarihinde hükümeti meydana getiren siyasi birliğe katılan ilk bağımsız Arap grubu olan Arap İslamcı bir parti olan Ra’am’ı da içerecek. Yalnızca dört sandalyeye sahip olsa da Ra’am lideri Mansour Abbas birliğe katılma kararıyla Arap partilerinin İsrail siyasetinde etkili ve yasal bir aktör olarak yerini güçlendirmiş oldu. Ra’am’dan evvelce hiçbir Arap partisi İsrail’de hükümet koalisyonunun parçası olmamıştı. Kimilerine göre birliğe çoğunluk rakamı kazandırdığı için kral yapıcı (king maker) olarak adlandırıldı. Aksi yönde düşünenenler ise Abbas’ı Filistinli kimliğini, Filistin davasını terk etmeye hevesli olduğunu ve İsrail sağ kanadını ile genel olarak İsrail kamuoyunu kazanmak amacıyla siyonizme karşı tepkisiz kalmakla suçlayarak İsrail diskurunda sadık ve itaatkar tasavvuruna sahip en uygun Arap vatandaşını açıklamak için sarf edilen bir terim olan “iyi Arap” (Good Arab) rolünü oynadığı fikrini savunuyor. Yine de Abbas’ın politik duruşuna bakılmaksızın, net olan bir şey var: Arap seçmenler somut bir şekilde İsrail’in gelecekteki hükümetlerini saptama gücünü ellerinde tutuyorlar.

Bennet Dönemi

Bennett’in başbakanlığı Filistinliler arasında haklı bir tedirginliğe sebep oldu. 2013’te sarf ettiği ve çokça eleştirilen “Hayatımda çok sayıda Arap öldürdüm ve bunda bir problem yok.” sözleri, Bennett’in Filistinlilere karşı tutumuna dair ipucu veriyor. Hem de Bennett, sahip olunan koalisyonun bir parçası olan Mansour Abbas’ı da “terör destekçisi” olmakla suçlamıştı. Bir Filistin devletinin kurulmasına karşıtlığı ve Batı Şeria’nın büyük bir kısmının ilhak edilmesi gerektiğine yönelik fikirleri de olabildiğince bilinmekte. Fakat dünü ardında bırakıp, yeni şeyler söylemek gerektiğine inanan Bennett, Abbas’tan “Yeni hükümetimiz İsrail ile Arap vatandaşları arasındaki sayfayı çevirmek amacıyla bir fırsat olacak.” diyerek özür diledi.

Bunun yanı sıra, Netanyahu’yu devirecek ve bir Arap partisini hükümete dahil edecek bir birlik İsrail’in Filistinli vatandaşları arasında bir ferahlığı da yanında getirdi. Netanyahu sıkça Arapların varlığını kendi tabanını konsolide etmek amacıyla bir tehdit öğesi olarak kullanıyor ve İsrail’i yalnızca Yahudi halkını içine alan bir ulus-devlet olarak nitelendirerek toplumdaki ayrışmayı körüklüyordu. Bunu da 2018’de geçirdiği “ulusların kendi kaderini belirleme hakkının yalnızca Yahudilere özgü olduğunu” söyleyen bir yasa ile desteklemişti.

Bennett’in başbakanlığında geçecek olan iki senenin Filistinliler için somut bir tedavi getirmeyeceğine fakat Ra’am’ın hükümet ortamında yer almasının Filistin toplumu için büyük bir oyun değiştirici veyahut süreci başlatacağına yönelik bir inanç hakim. Netanyahu’nun gitmesini istedikleri aşikar, fakat Bennett’in başbakanlığına karşın bunu kabul etmelerini söylemek güç. Yine de İsrail toplumunun derinliklerinde Araplar ve Yahudiler arasında inşa edilen beton duvarlardan ilkinin aşıldığını söylemek mümkün.

Bu arada Netanyahu, anlaşmayı bozmak amacıyla elinden geleni yapacaktır. İsrail Parlamentosu Başkanı Yariv Levin’in Netanyahu’nun partisi Likud’un bir delegesi bulunduğu ve parlamento işlemini kullanarak itimat oylamasını 14 Haziran Pazartesi gününe kadar erteleyebileceğini düşündüğümüzde Netanyahu bu zamanı Değişim Hükümeti’nden kendisine yakın siyasetçilere baskı yaparak geçirecek ve gemiden atlamalarını sağlamak amacıyla yoğun baskı uygulayacaktır.

Koalisyon’un çökmesi durumunda, Lapid, Bennett’ten daha avantajlı çıkacaktır. Nitekim Yair Lapid ülkeyi içerisinde bulunduğu siyasi açmazdan çıkarmak amacıyla bütün ideolojik farklılıkları bir kenara bırakarak Netanyahu’suz bir hükümet kurmak amacıyla yoğun çaba harcadı ve başbakanlığı da altın tepside Benett’e sundu. Bu çabasının takdir göreceğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Öte yandan Bennett’in de birliği ayakta tutmak amacıyla çaba harcayacağına kuşku yok. Bennett, başbakanlığını oldukça pragmatik bir şekilde kullanarak İsrail kamuoyuna bir başarı öyküsü sunmak isteyecek, Likud ortamında çıkacak mümkün bir öncülük krizinde sağ seçmenin dikkatini kazanarak burada oluşacak boşluğu doldurarak elinde tuttuğu koltuğa daha uzun bir vakit hükmetmek isteyecektir. Bu da Değişim Hükümetinin her halükarda Filistinlileri dışlayıcı, milliyetçi bir politikadan ziyade kapsayıcı bir siyasi yol izleyeceğini işaret ediyor.

Netanyahu’nun Kirli Mirası

Netanyahu 12 senelik kesintisiz iktidarı ardından kayda değer bir miras bırakacak. Amerikan Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyan, Filistin meseleleriyle ilgilenen bir Amerikan konsolosluğunu kapatan (Biden iktidarında tekrar açılacak), Washington’daki Filistin misyonunu kapatan (Biden doğrultusundan tekrar açıldı) ve İran’la Obama dönemi anlaşmasını yırtan Donald Trump ile iyi temasları, İsrail’e devasa toprak kazanımları sağlayacak Yüzyılın Anlaşması, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn gibi altı Arap ülkesiyle diplomatik temaslar kurarak İsrail’in Arap devletleri arasında tanınmasını gerçekleştiren diplomatik zaferlerinin yanında iktidarında Filistinlilerle yaşanan çatışmalar ve her iki taraftan giderek yükselen kayıplar…

Bütün bu olaylar toplandığında Netanyahu’ya siyasi kazançlar olarak geri döndü ve iktidarını güçlendirdi. Fakat uzun vakittir Demokles’in kılıcı gibi üstünde sallanan yolsuzluk suçlamaları Netanyahu’nun mirasının hatırlarda temel izi bırakan alanı olabilir.

Değişim Hükümeti’nin kurulmasıyla Netanyahu’nun yargılanmasının önü açılmış olacak. Netanyahu’yu üç yolsuzluk dosyası bekliyor. Bunlar Netanyahu ve eşinin seneler süresince varlıklı çevresinden aldığı kıymetli hediyeleri soruşturan 1000 numaralı dava, Netanyahu’nun İsrail’de tirajı en büyük gazetelerden biri olan Yedioth Ahronoth’un başkanı ve editörü Arnon Mozes ile yaptığı görüşmeler esnasında Yedioth’un en büyük rakibi Israel Hayom’a zarar verebilecek yasaları mecliste geçirmeyi tartıştığı 2000 numaralı dava ve 2014-2017 seneleri arasında Netanyahu’nun etkileşim bakanlığı vazifesini de yürütürken “Walla!” isimli haber sitesinin sahibi olan İsrail’in en büyük telekomünikasyon şirketi Bezeq’in hakim hissedarı Shaul Elovitch arasında uygulanan karşılıklı anlaşmayı sahibi olan 4000 numaralı dava.

İsrail Polisi 2018’de savcılığın Netanyahu ve eşine rüşvet suçlamasında bulunulmasını tavsiye etti. 2019’da da İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, Netanyahu’ya dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvet almakla suçlamada bulundu. Daha evvelce 2009’da Ehud Olmert de belediye başkanlığı yaptığı döneme dair yolsuzluk suçlamaları nedeniyle istifa etmiş ve 6 sene hapse çarptırılmıştı. Cezasının dörtte birlik bölümünü çektikten sonra 71 yaşında şartlı tahliye edildi. İsrail tarihinin hapis yatan ilk başbakanı Olmert ile Netanyahu’nun benzer bir kaderi paylaşıp paylaşmayacağını gelişen proses gösterecek.

Yeni Hükümet ve Türkiye-İsrail ilişkileri

Netanyahu’nun gidişinin, iki ülkenin liderleri arasındaki malum geçimsizlik sebebiyle, Ankara cephesinde olumlu karşılanacağına kuşku yok. Fakat bu durum, çift ilişkilerin rayına oturacağını garanti etmiyor. Türkiye bir süredir, İsrail ile ilişkileri normalleştirme tarafında bazı diplomatik girişimler yürütmekteydi. Hatta İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, uluslararası bir konferansa katılmak üzere Haziran ayında Antalya’ya çağrılmıştı. Bu girişimler, El Aksa ve çevresindeki protestoların şiddet kullanılarak bastırılması ve İsrail-Hamas çatışması sonucunda askıya alındı. Diğer bir deyişle, Türkiye-İsrail ilişkileri Filistin sıkıntısı karşısında dayanıklılık testini tekrar geçemedi. Ankara’nın “ümmet liderliği” iddiası Arap aleminde karşılık bulmazken, İsrail’i ve ABD’yi amaç alan sert söylemi reaksiyonla karşılandı. Dahası, hükümetin Filistin meselesinde Hamas yanlısı duruşu, Türkiye’nin arabuluculuk girişimlerinin dışında kalmasına yol açtı.

Her ne kadar, Müslüman Kardeşler çizgisine yakınlığıyla tanınan Ra’am Partisi’nin birlikte yer alması ilgi uyandırıyor olsa da, Bennett’in başbakanlığında Türkiye-İsrail ilişkilerinde “yeni bir sayfa” açılacağı beklentisi tek doğrultulu iyimserlik içeriyor. Özellikle, Filistin meselesindeki duruşlarını kıyasladığımızda Bennett, statüko yanlısı (çözümsüzlüğün devamından yana) Netanyahu’ya kıyasla daha dindar, ilhak taraftarı ve 1967 sınırları esasında iki devletli çözüme karşı çıkan bir profil sergilemekte. Sadece ortağı Ayalet Shaked’in Adalet Bakanı’yken Filistinlileri amaç alan sözlerine bakmak dahi Yamina’nın parti ideolojisi ile ilgili bir düşünce verecektir. Elbette, birliği ayakta tutmak amacıyla bütün partilerin daha ılımlı bir çizgiye kayacaklarını varsayabiliriz. Fakat net öngörülerde bulunmak amacıyla şimdilik çok erken.

Dolayısıyla, Türkiye-İsrail ilişkilerinin tamiri biraz daha gecikebilir. Son tahlilde, kalıcı normalleşmenin tesis edilmesi, dış politikanın ideolojik eksenden çıkartılarak, çift ülke arasındaki ilişkilerin gerçekçi bir perspektiften ve karşılıklı çıkar esasında yürütülmesine bağlı. Bu yönden ortadoğu da değişen güç dengelerinin doğru okunması ve ona göre pozisyon alınması gerekiyor. Geçtiğimiz hafta, İsrail Dışişleri Bakanı’nın, Hamas ile ateşkesin mimarlarından Mısır’a, 13 sene aradan sonra yaptığı ilk ziyaret, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin yeni bir yatırım anlaşması imzalamaları ve son olarak, ABD’de Joe Biden yönetiminin Gazze’nin tekrar inşa planını Hamas’ı saf dışı bırakacak şekilde planlama girişimleri bu yönden mühim gelişmeler.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Sansür Dergi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazı Kaynakları
Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Dergimize ara ara uğrayıp çıkan Ya da dergimizin müptelası olup isminin görünmesini istemeyen yazarlarımızın yazıları Konuk Yazar kısmında yer almaktadır.

Yazarın Profili
İlginizi Çekebilir