İçindekiler
Anlık mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın kullanıcılarına dayattığı yeni sözleşme gündemi işgal etmeye devam ediyor. Çatı şirketi Facebook’la kullanıcı verilerini paylaşacağını söyleyen WhatsApp, tepkilerin ardından geri adım atmak zorunda kaldı:
“Kullanıcılardan şartları incelemelerinin ve kabul etmelerinin isteneceği tarihi geri alıyoruz. 8 Şubat’ta hiç kimsenin hesabı askıya alınmayacak veya silinmeyecek. Kullanıcıların şartları incelemek ve anlamak için bolca zamana sahip olmasını sağlayacağız. Buna dayanarak herhangi bir hesabı silmeyi planlamadığımızdan ve gelecekte bunu yapmayacağımızdan emin olabilirsiniz. Ayrıca WhatsApp’ta gizlilik ve güvenliğin nasıl çalıştığına dair yanlış bilgileri temizlemek konusunda çok daha fazlasını yapacağız. 15 Mayıs’ta yeni seçenekler sunmadan önce politikayı kendi hızlarında gözden geçirmeleri için insanlara kademeli olarak gideceğiz.”
Ancak WhatsApp’ın bu geri adımı pek çok kullanıcıyı tatmin etmemişe benziyor. Aksine hem WhatsApp’a hem de Facebook’a tepkilerin gün geçtikçe arttığı görülüyor. Online araştırma şirketi DORinsight’ın yaptığı bir çalışmaya göre, her dört katılımcıdan biri (yüzde 26’sı) sözleşmeyle birlikte her bir hareketlerinin izlenmesinden endişe duyduklarını söylüyor. Buna göre, konum bilgilerinin takip edileceğini söyleyenlerin oranı yüzde 70’ken, katılımcıların yüzde 68’i hesap bilgilerinin, yüzde 67’si işlem ve ödeme verilerinin, yüzde 66’sı cihaz ve bağlantı bilgilerinin, yüzde 63’ü uygulama üzerinden paylaştığı fotoğraf ve videoların, yüzde 59’u yazılı mesajlarının, yüzde 55’i kendisine, ailesine ve yakın çevresine ait fotoğraf ve videoların ve yüzde 50’si ise sesli mesajlarının güvenliğinin ihlal edileceğinden endişe duyuyor.
2016’DAN BERİ HER TÜRLÜ VERİMİZ ZATEN TOPLANIYOR
“WhatsApp’la beraber ‘verilerimiz çalınıyor’ havası yaratıldı fakat verilerimiz zaten alınıyordu. 2016’dan beri her türlü verimiz toplanıyor. Sadece WhatsApp değil, bunların arasında Instagram da var. Biz neredeyse sabah uyanıp akşam yatana dek her şeyimizi filme alıp Instagram’da paylaşıyoruz. Yemek yediğimiz lokantadan bindiğimiz metrobüse, buluştuğumuz pastaneden gittiğimiz okula dek zaten her şeyimiz adamların elinde.
Danışmanlık şirketi Deloitte tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’deki kullanıcıların (akıllı telefona sahip tüm 18 ila 50 yaş arası tüm erişkinler) yüzde 49’u Instagram’a saatte en az bir kere bakıyor. Bu oranla Türkiye araştırmaya katılan ülkeler arasında lider konumda yer alırken, Arjantin ve Brezilya yüzde 36’yla ikinci ve üçüncü sırayı paylaşıyor. Avrupa ortalaması ise yüzde 9.
BEDAVA OLAN HER UYGULAMADA ÜRÜN SİZSİNİZ
Her türlü sosyal medya uygulamasını anında indirip kullanan ve deneyen bir halkız biz. Bu tür mecraları kullanan ülkelerin en başında geliyoruz.
Bedava olan her uygulamada ürün sizsiniz. Kişisel verilerinizi, alışkanlıklarınızı, kullandığınız cihazı, bulunduğunuz ortamdaki verileri hemen her gün veriyorsunuz bu şirketlere, aynı zamanda da aman benim verim çalınmasın diyorsunuz. Sonra da Bu elde edilen bilgiler bir yerde bilgiye dönüştürülüyor ve o bilgiyi de parayla satıyor.
Uygulama analitiği şirketi Sensor Tower’ın verilerine göre, 5-12 Ocak tarihleri arasında alternatif mesajlaşma uygulamalarından Signal 17,8 milyon, Telegram da 15,7 milyon indirmeyi yakalamış durumda. Aynı dönemde Turkcell tarafından yapılan açıklamaya göre ise şirketin mesajlaşma uygulaması BiP altı gün içerisinde 10 milyon yeni kullanıcı rakamına ulaşmayı başardı.
Peki kullanıcıların haklılık payı yok mu?
Anlık mesajlaşma uygulamaları içerisinde en fazla veriyi toplayan uygulama BİP ve WhatsApp.
Önümüzdeki dönemde WhatsApp’ın içeriğini biraz değiştirmeleri muhtemeldir. Reklam vermeye başlayacaklar ve içine alışveriş alışkanlıkları getirecekler. Hindistan’da zaten bir deneme başlattılar.
Dolayısıyla yarın öbür gün WhatsApp aracılığıyla herhangi bir alışveriş yaptığınızda onunla ilgili her türlü veriyi alacak. Satın alma alışkanlıkları, paylaştığınız ve aldığınız ürünleri, hangi reklam verisine tıkladıysanız onunla ilgili verileri, akıllı telefonunuzun ev içerisinde iletişimde bulunduğu cihazların verilerini de toplayacak. Akıllı telefonunuz ya da tabletiniz bozulduğunda hangi servise götürdünüz, nasıl bir işlem uygulandı, ne tür bir tamir yapıldı ve hangi uygulamalar yüklendiyse bu verileri de toplayacak. Dolayısıyla o kadar çok veri toplayacak ki sizi cihazınızla eşleştirerek ve her türlü veriyi işleyerek zenginleştirecek.
SOSYAL MEDYA UYGULAMALARINI KULLANMAYALIM DEMEK YANLIŞ
Ürküten bu tablo karşısında kullanıcıların ne yapmaları gerektiğine dair belirsizlik ise kafaları karıştırıyor. Sosyal medya hesaplarını tamamen kapatmak ve “offline’a geçmek” çözüm olabilir mi? Bizler sosyal varlıklarız ve bu sosyal medya uygulamalarını kullanmayalım demek doğru değil; bilinçli kullanmak gerekiyor. İskandinav ülkeleri sosyal medya kullanımı dersini ilkokulda zorunlu hale getirdi. Hele ki şu pandemi döneminde bu tür sosyal medya uygulamalarını kullanmak zorundayız. Çocuklarımıza sosyal medya uygulamalarını yasaklatmak kadar saçma bir şey olamaz. Çocuk, arkadaşıyla görüşecek ve haberleşecek. Gereksiz bilgileri ve mahremlerini bu platformlarda paylaşmamalarını çocuklara öğretmek zorundayız. Bilinçli sosyal medya kullanıcısı olmak zorundayız, yasaklamak çözüm değil.
Kişisel verilerimizin reklam ve pazarlama amaçlı kullanılmasına dair endişeler çığ gibi büyürken, meselenin sadece Facebook’un uygulamalarından ibaret olmadığını da idrak etmek gerekiyor.
Hangi verilerin yüklü uygulamalardan geldiğini görmeniz gerekir. Hemen hemen tüm uygulamalar ortam dinliyor. Şimdi tamamen farklı bir konudan bahsedecek olursak, o konu bir saat içinde Twitter veya Instagram reklamlarında görünecek. Google da dinliyor. Bu veriler ayrıca Google ile akıllı cihazlara indirilen uygulamalarla işbirliği içinde satılır. Öyle şeyler var ki herhangi bir uygulamayı indirirken, hatta daha indirme aşamasındayken hangi firmanın reklamının gösterileceği gerçek zamanlı fiyat verme usulüyle hemen satışa çıkarılıyor ve o firmanın reklamı bana gösteriliyor. Oradaki üç saniye için kıyasıya bir açık artırma var arkada çalışan. Dolayısıyla daha indirme aşamasındayken reklam vermek için bu kadar uğraşan firmalar, uygulamayı kullanırken reklamının mutlaka çıkması için o mecralara reklam parası verecektir ve onlar da bu verinin peşinde.
Kimse size bedava bir oyun verip de ‘Buyur, canının istediği kadar oyna’ demiyor. Veri toplamaları gerekiyor, orada da mümkün olduğunca akıllı ve bilinçli davranıp sosyal medya platformlarında kişisel verilerimizi fazla paylaşmayalım. Ama kullanmayı bırakamayız; yeni bir sosyal dinamiktir bu.
SİLİKON VADİSİNİN VERİ SAVAŞI
Aralık ayında açıklanan ve 2021’in ilk çeyreğinde uygulamaya konacağı söylenen Apple’ın yeni hamlesi de çok önemli: “Apple, mobil uygulama indirdiğiniz AppStore’da yayınlanan tüm uygulamaların hangi verileri kullandığını bize göstermeye başlayacak. Yani herhangi bir mobil uygulamayı yüklerken ‘Bu uygulama şu verileri kullanacak’ uyarısını verecek. Bu, biraz da Apple’ın GDPR endişeleri yüzünden yapılıyor.” Apple’ın getireceği yeni Uygulama İzleme Şeffaflığı özelliğine göre, Facebook gibi şirketler kullanıcılardan veri toplarken açıklama yapmak zorunda kalacak ve kullanıcı rızası talep edilecek.
Apple’ın bu hamlesine karşın Facebook da sessiz kalmayarak 16 Aralık 2020’de New York Times, Wall Street Journal ve Washington Post’a oldukça sert ilanlar verdi. Söz konusu ilan, “Her yerdeki küçük işletmelerin yanında, Apple’ın karşısındayız” başlığını taşıyor. İlanda, Apple’ın iOS 14 işletim sisteminde Facebook gibi şirketlerin kullanıcılar hakkında veri toplama ve hedefli reklamların yeteneklerinin kısıtlanacağı ve küçük işletmelerin bu politikadan zarar göreceği söyleniyor: “Yapılacak değişikliklerle kişiselleştirilmiş reklamların kullanımını sınırlamak bizim gibi daha büyük şirketleri etkilerken, küçük işletmeler için yıkıcı olacak.” İlanda ayrıca, kişiselleştirilmiş reklamların genel reklamlara kıyasla satışta yüzde 60’lık avantaj sağladığı ve bu uygulamayla küçük işletmelerin zor duruma düşeceği söyleniyor.
Apple’ın küresel gizlilik kıdemli direktörü Jane Horvath ise kaleme aldığı blog yazısında konuyla ilgili şunları söylüyor: “Kullanıcıların verilerinin rızaları olmadan izlenmesi, toplanması ve yeniden satılmasıyla ilgili endişelerinizi paylaşıyoruz. Facebook yöneticileri amaçlarının kullanıcıların ayrıntılı profillerini geliştirmek ve bunlardan para kazanmak için hem birinci hem de üçüncü taraf ürünlerinde olabildiğince fazla veri toplamak olduğunu açıkça belirtti. Kullanıcı mahremiyetine yönelik bu ihmal, ürünlerini daha fazla kapsayacak şekilde genişlemeye devam ediyor.”
Silikon Vadisi’nin gizlilik konusunda tutuştuğu bu sinir bozucu kavga devam ederken, ortalama bir sosyal medya kullanıcısı için çanlar çalmaya devam ediyor. Akıllı cihazlarımızdaki uygulamalar en mahrem verilerimize erişip bunları paraya çevirmekten geri durmayacak. Bedava sürümü kullanıma açan fakat profesyonel kullanım için sizden para isteyen Zoom gibi uygulamalardan sizin kişisel verilerinizi toplayıp bundan reklam geliri elde etmesini beklemiyorum. Fakat profesyonel sürümü olmayan, tamamen bedava ve ‘Al, canının istediğin gibi oyna’ diyen uygulamalar genelde kişisel veri, lokasyon ve birçok bilginin peşindedir, Artık uygulamalara ücret ödemeye başlayın.