2020 yılı sonunda gerçekleşen seçimlerde Demokratik partinin adayı Joe Biden seçimi kazanarak ABD’nin 46. Başkanı oldu. Uzun yıllar senatoda bulunan Biden, son olarak Obama yönetiminde başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştu. Deneyimli siyasetçinin göreve geldiği ilk günden beri, ortaya koyacağı Türkiye politikası merak ediliyor.
Başkan yardımcılığı döneminde dört kez Türkiye’yi ziyaret eden ve başkan Erdoğan ile temaslarda bulunan Biden’ın, eski başkan Donald Trump ile girdiği seçim öncesi, Türkiye ve başkan Erdoğan hakkında yapmış olduğu açıklamalar dikkat çekti. New York Times’a verdiği röportajda; Başkan Erdoğan’ı otokrat bir lider olarak tanımlayarak Türkiye’deki durumdan büyük endişe duyduğunu ve seçilmesi durumunda Erdoğan’a karşı muhalefeti destekleyeceğini dile getirdi. Geçmişte muhalefet liderleri ile birçok kez görüştüğünü de itiraf eden Biden, konuşmasının devamında darbe ile değil, muhalefeti cesaretlendirerek Erdoğan’ı demokratik yollarla mağlup etmek istediklerini söyledi. Ertesi sabah Türkiye’de gündem olan Biden’ın sözlerine, hem iktidar hem de muhalefet kanadından tepkiler gecikmedi. Biden’ın muhalefeti destekleyerek Erdoğan yönetimini devirme stratejisi, 2023 te gerçekleşmesi planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar olan süreçte, Türkiye’de ne gibi faaliyetler planladığı sorusunu akıllara getiriyor.
ABD – TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE SON DURUM
Biden’ın Erdoğan yönetimini devirmek için atacağı olası adımlara geçmeden önce hâlihazırda ABD-Türkiye ilişkilerindeki son durumu hatırlamakta fayda var. Özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası gerilmeye başlayan ilişkiler, Rahip Brunson krizi ile zirve yapmıştı. Trump yönetimindeki ABD, Türkiye’ye karşı birtakım ekonomik yaptırımlar uygulamış, bu yaptırımlar sonucu Türk Lirası Dolar karşısında hızla değer kaybederek Erdoğan yönetimindeki Türk ekonomisini zor duruma sokmuştu. Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilme taleplerinin havada kalması gerilimin dozunu iyice artırdı. Paralel süreçte ABD, Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın uzantısı olan PYD terör örgütünü silahlandırıp eğitmesi, bunun üzerine Türkiye’nin PYD’nin elinde bulunan kuzey Suriye topraklarına askeri operasyonlar yapması, ABD-Türkiye ilişkilerini geri dönülemez bir noktaya getirdi. Türkiye’nin Rus S400 hava savunma sistemlerini alması ve buna karşılık CAATSA yaptırımları kapsamında ABD’nin Türkiye’yi F-35 savaş uçağı projesinden çıkarması ise iki ülke arasındaki ilişkilerin son yaprak dökümüydü.
İSTENMEYEN LİDER ERDOĞAN
Başkan Erdoğan, batılı ülkeler tarafından istenmeyen lider ilan edildi. 2013 Gezi olayları sonrası batı medyası tarafından sık sık diktatör damgası vurulan başkan Erdoğan, batılı devletlerin hoşuna gitmeyen adımlar atmaya devam etmiştir. Erdoğan’ın batılı devletleri karşısına almasını ve bağımsız politikalar üretmesine, ‘’Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini alkışlıyorum’’ sözleriyle vurgu yapan Rus lider Vladimir Putin, yaşanan uçak krizine rağmen Türkiye’yi destekleyen politikalar izleyeceği sinyalini vermişti.
BIDEN, ERDOĞAN YÖNETİMİNİ DEVİRMEK İÇİN NASIL BİR STRATEJİ İZLEYECEK?
Mevcut durumda zor günler geçiren Türk ekonomisine karşı yeni yaptırımların gelmesi, Biden tarafından atılacak adımların başında geliyor. Rahip Brunson krizi sonrası Türk ekonomisi içinde çok fazla dış kaynaklı sıcak para bulunmaması, içerdeki finansal tetikçiler üzerinden bir operasyon yapılmasını olası kılıyor. Suriye’nin kuzeyinde kurmayı
planladığı Kürt devleti projesi için zamana ihtiyacı olan ABD’nin, Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği ülkeleri ile ortak hareket etmesi ve batı bloğunu Türkiye’ye karşı kullanarak Yunanistan’a desteğini artırması bekleniyor. 2023’e kadar olan süreçte, Türkiye içindeki terör hücrelerine eylem emirlerinin gelmesi, özellikle büyükşehirlerde sansasyonel bombalı saldırıların olması da olasılıklar arasında yer alıyor. 2013 yılında Gezi olayları benzeri bir organizasyonun ayak izlerini, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde görmek mümkün. Boğaziçili öğrenciler ve akademisyenler dışında herkesin boy gösterip konuştuğu bu eylem, çoktan ana çizgisinden uzaklaştı bile. ‘’Aşağı bakmayacağız’’ sloganı etrafında şekillenen protesto hareketini özellikle ana muhalefet partisi CHP (Cumhuriyet Halk Partisi)’nin sahiplendiği, parti yetkilileri tarafından atılan tweetlerde kendini gösteriyor. Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine paralel olarak, halen tutuklu bulunan HDP (Halkların Demokratik Partisi) eski genel başkanı Selahattin Demirtaş üzerinden ‘’Demirtaş’a özgürlük’’ sloganı kullanılarak, sosyal medya aracılığıyla Türkiye içindeki Kürt vatandaşları provoke ederek sokağa indirme denemeleri yapılacağı da göz ardı edilmemelidir.
Bu kapsamda, Biden’ın düğmeye çoktan bastığını, 2021 ve 2022 yılları içerisinde Türkiye’yi hareketli ve sıcak günlerin beklediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Türk ekonomisinin hazırlıksız yakalandığı bu süreçte, başkan Erdoğan’ın bir yandan ülkeye sıcak para kaynakları bulması bir yandansa içerideki olayları bastırmak için nasıl bir politika izleyeceğini, yazı dizimizin ikinci kısmında, Erdoğan yönetiminin bu gelişmeler karşısında takınacağı tavır ve alacağı olası önlemler başlığı altında ele alacağız.