Joe Biden ABD ekonomisini nasıl canlandıracak ve işsizliğe nasıl bir çözüm bulacak? Bu sorunun iki yönü var. Birincisi ABD pazarı ve ABD’deki siyasi durumla ilgili, ikincisi ise küresel kalkınma ile ilgili. Bu nedenlerden dolayı, bu sorunun sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde değil, ekonomi ve politikadan söz edilen hemen her yerde merak edildiğini düşünüyorum.
Aslında ABD seçim sürecini izlerken Eski Başkan Donald Trump rakibi Demokrat Joe Biden’a (müstakbel Başkan) sürekli sormuştu, “Nasıl yapacaksın, yeni vergiler mi gelecek?” şeklinde. Buradan anlaşılacağı gibi, Biden’ın işaret ettiği konular aslında tartışmalıydı, kesin çözüm değildi.
İşsizlik oranının en düşük seviyede olduğu ABD ekonomisinin Ocak 2020’de görece iyi performans gösterdiği de açıktır. Mart ayında COVID-19 süreci patlak verdiğinde, bu tarihten sonra ABD sosyal ve ekonomik olarak teklemeye başladı. COVID-19 sürecinde Amerika Birleşik Devletleri 20 milyon işsiz yarattı ve düzgün tedbirler alınsaydı bu rakamın yarısına kısa vadede çare bulunabilirdi.
Peki, endişelenmekte haklı mıyız? Evet. Dünyanın en büyük ekonomisinde bu işin nasıl tartışılacağı, nasıl çözüm üretileceği, geleceğe nasıl bakmamız gerektiği gibi konular nedeniyle, ABD’deki bu bir yönüyle politik, diğer yönüyle de ekonomik olan konuyu merakla izliyoruz.
Seçim sürecinde Biden, federal asgari ücreti yükseltmekten ve daha fazla sendikalaşmayı teşvik etmekten bahsetti. Bu önlemlere ek olarak, planı esas olarak vergi teşviklerine dayanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde istihdamı artıran şirketler vergi kredisi alırken, yurtdışına yatırım yapan ve ithalatı artıran şirketler ise vergi cezalarına tabi olacak. Ayrıca, yerel olarak üretilen mallara federal katkıları artırmayı ve hükümetin araştırma ve geliştirmesini desteklemeyi planlıyor. Bu vergi teşviklerinin ve yenilik programlarının yüz milyarlarca dolara mal olması bekleniyor. Planların yerel gelişimini ve yönetimini büyük ölçüde artırması beklenmektedir, bu da daha fazla istihdam fırsatı anlamına gelecektir.
Biden yönetimi, bu tür programların geçmiş başarısına göre hareket ediyor ve “Amerika’yı yeniden inşa etmeyi” hedefliyor! Ancak şimdi tabloya bakan uzmanlar temkinli yaklaşım sergiliyorlar. Bu da sıkıntının bu programla aşılamayacağını gösteriyor.
Amerika Birleşik Devletleri‘nde, özellikle IV. Sanayi Devrimi’nin (Endüstri 4.0) gerektirdiği iş alanlarında, yeni ve iyi eğitilmiş personel için çok fazla talep var. Bununla birlikte, bu sayıda kalifiye işçi Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunmadığından, çok uluslu şirketler Güney ve Doğu Asya’nın yeteneklerinden yararlanma eğilimindedir. Yeni bir iş kurmak isteyenler bile buna göre plan yapmaktadır.
Basitçe söylemek gerekirse, Hindistan’ın yazılım konusunda çok büyük yetenekleri var, bu nedenle sistem şu basitlikle uygulanabilir. Bir taşeron firma var, yoksa hemen kurulacak. Bu taşeronlar hemen pozisyonlarına göre bir grup çalışanı işe aldı. İşyerine bile ihtiyaç duymazlar. Kafe, depo gibi yerlerde bilgisayarları birbirine bağlayarak, bu çalışanlar gerekli görevleri ucuz ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilir. Genel olarak bu sadeliği anlayanlar, gerektiğinde daha kurumsal adımlar atacak ve Hindistan gibi ülkelerin imkanlarını kendi planlarına göre planlayacaklar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim kurumları bu işleri bu seviyeye getirme yükünü paylaşabilir mi? Evet. Ancak, buradaki her adımın bir bedeli vardır! Şirketin bakış açısı ile, bu sorunların hepsi farklı görünüyor ve hükümetin bakış açısından daha farklı görünüyor. İşgücü arzı da dahil olmak üzere küresel rekabet ortamında, kimin ayağa kalkabileceği ve hangi planların yapılacağı piyasa koşullarına bağlıdır.
Trump yönetimi bu tür konuları kendi politikalarında değerlendiriyordu. ABD ekonomisi uzun süredir otomasyon, sanayisizleşme, küresel rekabet ve esnek bir ekonomi adı verilen bir süreç yaşadı. Trump, bu bulgulara dayanarak gerekli önlemleri almıştı.
Peki Biden döneminde bu sorunlara nasıl bir bakış açısı ve çözüm getirilecek?
Beceri gerektiren işler için kurslar verilecektir (Sektörel Eğitim Programı-SEP). SEP ile ilgilenenlere bilgi teknolojisi transferi sağlanacak. Özel sektörün endüstriyel teknoloji ihtiyaçlarını destekleyecek. Sübvansiyonlar dikkate alınarak üretim odaklı işletmeler teşvik edilecek, özellikle küçük ve orta ölçekli firma sayısı artırılacaktır.
Tüm bunların maliyetli sorunlar olduğu aşikardır. Bazı durumlarda, ağır maliyetler şirketin kendisine yansır, ancak genellikle hükümete yansır. Bu, kamu kaynaklarının bir şekilde kullanılacağı anlamına gelir. İdeal koşullara sahip yatırımlar ve projeler için kamu kaynaklarının kullanılması beklenen sonuçları doğuracak, aksi takdirde aşırı kayıplar anlamına gelecektir. Aslında koordineli bakım ve takip, bir iş kurmak kadar önemlidir. İş hacmi iyi başlarsa ancak uygun koşulları kaybederse, bu durum çalışanlar üzerinde yine olumsuz bir etki yaratacaktır.
Bakalım Biden döneminde ABD ekonomisi nasıl şekillenecek hep beraber izleyip göreceğiz.