Doğru okudunuz evet satın almama yazıyor. Günümüzde alım gücü giderek düşerken, satın alma hızının katlanarak artması ve satın aldıkça, sahip oldukça mutlu olacağımız konusundaki dayatmalar hepimizi az veya çok etkiliyor. Tüketim çılgınlığı sürekli teşvik ediliyor.
Oysa azla yetinmeyi bilen, tutumlu, sahip olduklarıyla mutlu olan bir kuşak yetiştirdi birçoğumuzu. Hatta bir kuşak daha önceye gidersek, elindeki kıt kaynaklarla tüm ailenin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaya ve bunu da hiç yokluk hissetmeden, hissetse de hissettirmeden, mutsuz olmadan yapan büyüklerimiz de vardı değil mi? Giysilerde yamalar, büyüklerden küçüklere geçen giysiler, büyüklerinin giysilerinden kendilerine giysi biçilen çocuklar çok uzak değil.
“Param Var Ama Tüketmeye Hakkım Yok”
Temiz olduğu müddetçe giysilerin eski ve yıpranmış olmasının hiçbir sakıncası yoktu o zamanlar. Hayrettin Karaca’ yı hepiniz hatırlarsınız ve kırmızı kazağını. Satın almamanın sembolü haline gelen kırmızı kazağını, 30 yıl boyunca giymesinin asıl nedeni gerekmediği sürece alışveriş yapmaması idi. TEMA Vakfı kurucu üyesi Sayın Karaca, doğal yaşamın korunması için ömrü boyunca yorulmaksızın çalıştı. Tüketim çağına, çılgınlığına karşı başlattığı mücadelede ‘Param var ama tüketmeye hakkım yok’ diyerek kırmızı kazağı 30 yıl boyunca bir sembol oldu.
Son zamanlarda özellikle pandeminin de katkısı ile hepimiz internetten alışveriş konusunda giderek uzmanlaşıyoruz. Her türlü kanaldan zihinlerimize itilen ‘satın al, bu seni mutlu edecek, bunu alırsan daha kıymetli olacaksın, sınıf atlayacaksın, sen buna değersin, bunu almazsan mutsuzluklardan mutsuzluk beğen, alırsan kazanırsın’ mesajlarını duymamak, duyup da aldırmamak kolay değil. Temel gıda ihtiyaçlarını almak için girdiğiniz market uygulamasında bile size teklif edilen seçenekler, kimi zaman aklınızı çelebiliyor. Sonra bir bakmışsınız soğan patates yanında kocaman bir paket patates cipsi veya hiç aklınızda olmayan bir soğanlı sos almışsınız. Hatta bu olayın en masum boyutu.
Alışveriş Hileleri Tüketmeye Zorluyor
Bir kaç kitap almaya çalışırken, kitap satışına özel bir siteden, o da ne, bir oyuncağı incelerken buluyorsunuz kendinizi ‘belki bununla da ilgilenebilirsin’ şeklinde masum görünen bir mesaj ile yönlendirildiğiniz sayfada. Bunun sonu yok. İlgi alanlarınız , satın almalarınız, izledikleriniz, okuduklarınız, merak ve takip ettikleriniz bilgisi bir ucunda sizin olduğunuz web ağının diğer ucundaki uzmanlar tarafından sürekli kaydediliyor ve işleniyor. Dolayısıyla o öneriler hiç bitmeyecek, her daim ‘bunu da al eksik kalma’ hissi size pompalanacak. Sonrasında mücadele etmeniz gereken tek şey kabaran kredi kartı ödemeleriniz değil, ne işe yarayacağını kestiremediğiniz, neden aldığınızı bilemediğiniz bir sürü ıvır zıvır ve hatta vaadedilen mutluluğun tam tersi bir mutsuzluk…
Satın almak ve sahip olmak bizi asla mutlu etmez, tamamlanmış hissettirmez, yaralarımızı sarmaz, bizi olduğumuzdan farklı bir noktaya taşımaz.
Eğer bu döngüden çıkmak ve mantıklı alışverişler yapmak istiyorsanız çok basit ama kesinlikle çok işe yarayan bir önerimiz var size. Liste yapmak..
İhtiyaç ve isteklerinizi listeleyin.
İhtiyacınız olanlar için ayrı, sadece satın almak istedikleriniz için ayrı bir liste yapın. Her bir maddenin karşısına, o günün tarihini ve bu satın alma için ne kadar bütçe ayırmanız gerektiğini de mutlaka yazın. Plansız alışveriş yapmamanın en kolay yoludur liste yapmak.
Bir kaç gün sonra bile listenizi gözden geçirirken elemeleriniz mutlaka olacaktır. Ya da ‘ihtiyaç’ sütunundan ‘sadece istiyorum’ sütununa geçenler. Elemeler sonucu ne kadar kar ettiğinizi de hesaplamayı unutmayın. Bu mutluluk garantili eylem size kendinizi kesinlikle daha iyi hissettirecek, hatta daha kararlı, daha mantıklı ve daha az borçlu…
Satın almasız günler diliyoruz, sağlıkla..