Bir yanda şehitler ve ailelerin durumu, öte yanda şehitler üzerinden süren iktidar ile muhalefet arasındaki her konuşma veya açıklamayla dozu yükselen siyasi tartışmalar üzüntü veriyor.
Savunma Bakanı Akar basın toplantısında “Keşke 13 vatandaşımızı oradan sağ salim çıkarabilseydik dedi. Erdoğan’da 15 Şubat’ta “Çok uğraştık. Ama başaramadık” dedi. (Erdoğan’ın Rizelilere hitabında şakalar yapması ise ulusal yas beklentisindeki muhalefetin tepkisine yol açtı. Bu konuya değinmek bile istemiyorum.)
Ülkeyi acıya boğan, PKK’nın silahsız 13 Türk vatandaşını şehit ettiği haberi hepimizin yüreğini yaktı. Daha sonra 13 vatandaşımızın PKK’nın 2015 yılında kaçırıp Irak topraklarında Gara’da, dağlık kesimde bir mağarada hapis tuttuğu asker, polis ve MİT görevlilerinden oluştuğu ortaya çıktı. Hatırlanacağı üzere, geçmişte PKK’nın kaçırıp rehine haline getirdiği kişiler, kaçırma olaylarından kısa süre sonra kimi zaman siyasiler, kimi zamanda sivil toplum örgütlerinin girişimleri sonucunda örgütün elinden alınmıştı.
Öncelikle Gara Bölgesini tanıyalım. Türkiye sınırına 35 kilometre mesafedeki kamp bölgesi, PKK yönetiminin Kandil’deki ana karargâhtan sonra en çok kıymet verdiği alan. Hemen herkesin bildiği gibi Gara Kampı, “İkinci Kandil” olarak tanımlanıyor. Örgütün ana lojistik ve eğitim üssü. Ayrıca örgütün hapishanesi ve hastanesi burada. Özetle, PKK için özel ve önemli bir barınma alanı.
TSK ve MİT

Örgüt yönetimi zaman içinde daha önce olduğu gibi rehineler üzerinden hükümet ile irtibat kurulmasını uzunca bir süre bekledi. Fakat hükümet bu kez daha önce olduğu gibi rehinelerin geri alınması için herhangi bir temas kurulması girişiminde bulunmadı.
PKK’nın elinde 5 – 6 yıldır alıkoyduğu rehinelerin kurtarılmaya çalışıldığı süreç geçen yılın sonuna doğru başladı. Sınır ötesinde bir süredir yerel kaynaklarla temas halinde olan MİT, rehinelerin Gara’daki hapishanede tutulduğu bilgisine ulaştı. Bu arada MİT bu bilgiyi bölgede konuşlu bulunan Peşmerge Özel Kuvvetleri olan Zerevani Güçleri üzerinden doğrulattı.
Bir üst paragrafta, Gara kampına yapılması planlanan operasyonla ilgili MİT ve TSK’nın beraber çalıştığını aktarmıştım.
İddiaya göre, bu kadar yakın çalışılmasına rağmen, MİT’in Gara operasyonundan “son anda” bilgisi oldu.
Bu iddiaya bağlı olarak başka bir iddia ise, harekâtın Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’na atandıktan sonra FETÖ’yle bağlantılı ankesör – mahrem imam soruşturmasında adı geçen ilk general olan Serdar Atasoy‘un gözaltına alınmasının kamuoyunda yarattığı olumsuz tablo.
Hatırlanacağı üzere, Atasoy’un gözaltına alınmasıyla birlikte hükümete yakın medya kuruluşları bile “Atasoy’un kim tarafından korunduğunun ortaya çıkarılması” konusunda haberler yayımlamıştı.
T24 ten Tolga Şardan’ın kaynaklarına göre, Gara operasyonu ile Atasoy’un yakalanması arasındaki sürecin tesadüf olmadığı yönünde.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler‘in harekât sonrasında yaptığı açıklamalarda “mağara ile ilgili uzun süredir çalışma yapıldığı” değerlendirmesine dikkat çekerken, “o kadar detay bilgi varken, bölgenin ve mağaraya girişin zor olacağı bilinmesine karşın bu süreçte acil operasyon yapılmasının gerekçesinin ne olabileceği” sorusunun yanıtının önemli olduğunu vurgulaması önemliydi.
Harekâtın iki hedefi
O zaman “Pençe Kartal 2” kod adı verilen harekatın iki amacı olduğunu çıkarmak mümkün. Biri, Gara’da toplanması beklenen PKK üst kadrolarının yakalanması, ya da öldürülmesi. Diğeriyse yine Gara’da olduğu saptanan PKK hapishanesinin basılarak tutsakların kurtarılması.
Olmadı maalesef. PKK, yıllardır elinde tuttuğu silahsız insanları hiç acımadan katletti. Yaşananları gördükten sonra TSK’nın asli amacını gerçekleştirdiğini söylemek de hayli zor.
Bir başarısızlık hâli oluştu.
Sonuçlar:
Yakın zamana kadar PKK, hem kırsalda, hem de şehir merkezlerinde sivilleri ve devlet kurumlarını hedef alan katliamlar yaptı. Pek çok yurttaşımız ile askerlerimizi şehit verdi bu topraklar. Binlerce insanımız da bu katliamlardan yaralı olarak yaşama tutunmaya çalıştı, çalışıyor.
Örgüt, en son geçen hafta 13 yurttaşımızı TSK’nın harekâtını gerekçe gösterip başlarına sıktığı tek kurşunla şehit ettiği eyleme imza attı.
Bu olayın Askeri, bürokratik ve siyasi yansıması mutlaka olacaktır.