Dünya gündemi Rusya’nın Ukrayna işgalini konuşmayı sürdürürken, son iki haftada Avrupa’da üç ülkede seçim heyecanı yaşandı. 3 Nisan 2022 günü Macaristan ve Sırbistan’da oluşturulan seçimlerde sahip olunan hükümetler seçimi kazanmayı başardı. Genellikle Macaristan tercihlerinde, Orban’ın Rusya-Ukrayna Savaşı’nı kendi lehine kullanmasının netice üstünde ciddi tesiri olmuştu. Orban, AB ve ABD’nin Macaristan’ı Rusya-Ukrayna Savaşı’nın içine çekmeye çalıştığı, fakat kendisinin barış istediği ve Macaristan’ı bu muhabereden koruduğu propagandasıyla oylarını artırmış ve seçimi ciddi bir farkla kazanabilmişti. 10 Nisan günü Fransa’da başlayan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda da Rusya-Ukrayna Savaşı münakaşaları, seçim kampanyası boyunca gerektiğince tesirli oldu.
Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimini 10 Nisan’daki ilk turda kazanan çıkmadı. Mevcut cumhurbaşkanı, “Le République en Marche – İlerleyen Cumhuriyet” Partisi adayı Emmanuel Macron yüzde 28,6, “Rassemblement National – Milli Birleşme” Partisi adayı Marine Le Pen ise yüzde 23,9 ile en yüksek oy alan iki aday olarak 24 Nisan’daki ikinci tur oylamaya kaldılar. Özetle Fransa’da başkanlık uğruna sağ ve aşırı sağ adaylar yarışacak.
Popülist solcu “La France Insoumise – Boyun Eğmeyen Fransa” partisi adayı Jean-Luc Mélenchon ise yüzde 20,4 ile üçüncü sırada kalıp elendi. Fakat bu oy seviyesiyle büyük ihtimalle yeni devrede tesirli olacak; şayet söz verilen gibi politikayı bırakmazsa. İki seçim evveli iktidarda olan Sosyalist Partinin Paris Belediye Başkanı olan adayı Anne Hidalgo’nun aldığı yüzde 1,7 oy ise aslında çok acıklı.
Fransa tarihinde ilk kez aşırı sağın bu kadar yüksek oy aldığı seçimlerde Le Pen, 2017’nin aksine bu sefer ikinci turda Macron’u geçerek cumhurbaşkanı seçilmek amacıyla daha fazla şansa sahip. Anlaşılan o ki Macron’un işi bu sefer 2017 kadar basit olmayacak.
Le Pen ve Zemmour’un toplam oyu %30 seviyesinde ki yukarıda açıkladığım gibi bu oy seviyesi aşırı sağın ulaşmış bulunduğu en yüksek rakam. 2017 tercihleri ile karşılaştırıldığında Fransız toplumunun sağa kayma eğiliminin giderek arttığını bu neticelerden görüyoruz. Seçimin ilk turundan çıkarabileceğimiz başka bir netice ise Fransız halkının üç büyük ideolojik duruma ayrılmış halde olması: aşırı sağ, aşırı sol ve Macron. Anlaşılan o ki ilk turda Zemmour’u destekleyen bir kesim Le Pen’e, sosyalist Hidalgo ve Yeşillerden Jadot’yu tercih edecek bir seçmen kitlesi Melenchon’a ve cumhuriyetçi merkez sağın adayı Pecresse’i destekleyecek bir kısım seçmen ise Macron’a yöneldi. Bu amaçla Zemmour, Hidalgo ve Jadot, anketlerde gözüktüğünden daha düşük oy alabildiler. Seçmenlerin seçilebilecek adayı ikinci tura taşımak istemesi sebebiyle oy tercihlerini saptaması da Macron, Le Pen ve Melenchon’un 2017’ye göre oylarını artırmasını sağladı. Genellikle merkez seçmenin Le Pen ve Melenchon’un kazanmasını önlemek amacıyla Macron’a yönelmesi sonuçları ciddi anlamda saptadı.
Sonuç olarak, 24 Nisan’da yapılacak ikinci tur tercihlerinde Macron ve Le Pen’den kimin kazanacağını, büyük ölçüde sol seçmenin tutumu belirleyecek. Bu sol seçmenlerin bir bölümünün sandığa gitmeyeceğini, bir bölümünün boş oy kullanacağını, sisteme karşı olmayı düstur edinmiş çok ufak bir bölümünün ise Le Pen’e oy vereceğini öngörebiliriz. Fakat kuşkusuz yine sol seçmen kitlesinin, aşırı sağın iktidara gelmesini ahlaksız bir hal olarak işaretlemesi sebebiyle Macron’a oy vereceği de aşikar. İkinci tur tercihlerin yapılmasına daha on bir gün var. Adayların bu on bir günde göstereceği performans da neticeler yönünden çok mühim olacaktır.
Emmanuel Macron

2017’de Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı bulunduğunda, geleneksel partilere alan okumak amacıyla bir seneden kısa vakit evvelce kurduğu La République En Marche!- Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) ile başlayan baş döndürücü yükselişinin doruğuna ulaşmıştı.
İktidara gelişi basit oldu, fakat seçmenlere söz verilen münakaşalı reformları gerçekleştirme amacıyla, fırtınalı siyasi sularda yolunu bulmak mecburiyetinde kaldı.
Firmaların işçi çıkartmasını basitleştirdi, vergileri azalttı ve “terörle mücadele” amacıyla sert güvenlik yasaları geçirdi. Fakat 2018’de Sarı Yelekliler hareketinin eylemleri neticesi koyduğu yakıt vergisinden vazgeçmek mecburiyetinde kaldı.
İşsizlik miktarlarını 2022 itibariyle %10’dan %7’ye çekme vaadinin de aralarında bulunduğu reformlarına ise Covid pandemisi darbe vurdu. Yine de henüz işsizlik %7,4’e geriledi.
Şimdiyse 5 sene içerisinde herkese istihdam, haneler ve işletmeler için senede 15 milyar euroluk vergi kesintisi ve uygulamanın masraflarını ödemek amacıyla emeklilik yaşını adımlı olarak 62’den 65’e yükseltmeyi tavsiye ediyor.
Marine Le Pen
Marine Le Pen, üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı ve hiçbir seçimde talihi bu kadar fazla olmamıştı.
Kampanyasında, seçimi vatanının toplumu ve uygarlığı sorunu durumuna getirdi ve “Fransa’nın egemenliğini tekrardan tesis etme” sözü verdi.
Marine Le Pen’in Putin ile yakınlığı biliniyor. 2017 tercihlerinde kampanyası için bir Rus bankasından kredi alan Le Pen, Putin ile fotoğraf da vermişti. Aşırı sağcı önder Ukrayna’nın işgalini kınamış olsa da rakipleri, Le Pen’in Rus önder ile temaslarını seçim kampanyası esnasında bol bol aleyhine kullandılar. Le Pen Rusya’ya yapılan yaptırımların Fransız ekonomisine de zarar vereceğini belirtmekten geri kalmadı. Fakat Ukrayna’nın işgali ve Putin hakkındaki tutumu Le Pen’in oylarında ciddi bir farklılığa yol açmış görünmüyor.
53 yaşındaki Le Pen, iltica düzeneğinin istismar edilmesini önleme ve göçü kısıtlamak amacıyla referanduma gitme vaadinde bulunmakta. Hem de, kamusal alanlarda peçe takılmasını muhafaza etmek istiyor.
Aynı vakitte, AB’yi birlik yasalarınca yönetilmeyen bir ülkeler ittifakına çevirmek, Fransa’yı da NATO’nun Ortak Askeri Komuta bünyesinden çıkartmak istiyor.
Marine Le Pen, 30 yaşın altındakileri gelir vergisinden; ve birden fazla personel için asgari ücreti %10 artıracak şirketleri vergi sorumluluklarından muaf tutmayı istiyor.
Sözün Özü; bu seçimlerin galibi ya merkez sağ olacak ya da aşırı sağ. Her iki durumda da Avrupa’nın tekrardan bir çok noktada iktidarları sağ partilere kayıyor.