Türkiye’de cari açık serisi devam ediyor. Kasım ayında Türkiye’de cari açığın 3,67 milyar dolar ve 12 aylık cari açığın ise 45 milyar dolar olarak gerçekleştiği TCMB verilerinden anlaşılmaktadır. Bu, Ağustos 2018’den bu yana en yüksek seviyede olan 13 aydır devam eden cari açık anlamına gelmektedir.
Bu durum, Türkiye’de cari dengede ayarın kaçtığı anlamına mı gelir? Aslında hayır. Çünkü bu sadece bir eğilimdir ve cari açık, ülkemizin kronikleşmiş en önemli sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar yüksek büyüme hedeflenmiş olsa da, bu hastalıklı durum daha da ağır hale gelir. Türkiye’de yıllar içinde cari açık ile büyüme arasında ters bir korelasyon olduğu gözlemlenebilir. Ancak, pandemiden çıkış döneminde bu ilişki kırıldı. Pandemiden çıkış döneminde Türkiye hem büyüme kaydederken, hem de cari fazla verdi.
Bu nasıl gerçekleşti? Pandemi koşullarının meydana getirdiği tedarik zinciri daralmasının Türkiye’nin kara lojistiği ve imalat sanayiindeki becerileriyle birleşmesiyle gerçekleşti. Bu fırsat, cari fazlaya dayalı bir ekonomik dönüşüm için uygun olsa da, Rusya – Ukrayna savaşının başlaması tüm dengeyi alt üst etti. Bugün, geçici dış ticaret rakamlarından görüleceği üzere, ihracatta ivme kaybı olsa da, ithalatta ivme kazanıldı. Bu, Türkiye’nin dışa bağımlılığını arttırdı ve cari açığın yükselmesine neden oldu.
Ancak, arka plana bakıldığında, rekabetçi olmayan kur, üretici fiyat endeksinin hala yüksek olması, azalan stoklar ve düşük kur nedeniyle ithalatın hızlanması hem ihracatı olumsuz etkileyen hem de ithalatı ivmelendiren, dolayısıyla cari açığı da tetikleyen faktörlerin başında sayılabilir. Geçici dış ticaret rakamlarından görüleceği üzere, ihracatta bir ivme kaybı yaşandı, ancak ithalatta her geçen gün artış kaydedildi. 2022 yılında ihracatın artması beklenirken, olması gereken seviyenin altında kalması söylenebilir. En belirgin nedeni azalan ihracat siparişlerinden kaynaklanmaktadır.
Küresel arenada yaşanan enerji fiyatları karmaşası ve enflasyon, sıkı dolar ekonomisi ve beraberinde getirdiği adeta tıkanmış yatırım ortamı sadece Türkiye’ye değil, dünyanın özellikle gelişmekte olan ekonomilerine de önemli sorunlar yaşatıyor. Dolayısıyla cari açık, sadece Türkiye’nin iç dinamikleri ile değil dış faktörleri de ele alarak birlikte değerlendirmek gerekiyor. Ancak, en özet hali ile ülkemizde oluşan cari açık için söylenebilecek olan, Türkiye’de uygulanmakta olan sermaye birikimi modelinin bir sonucunun olduğu ve en önemli nedenin ticaret açığı olduğudur. Sermaye birikimi modeli değiştirilmeden bu sorunun ortadan kalması pek mümkün gözükmüyor.
2023 yılında bizi neler bekliyor? Ticaret Bakanlığı anketlerine göre, 2023 yılının ilk çeyreğinde ihracat beklenti endeksi bir önceki çeyrekle karşılaştırıldığında 12,1 puan azalarak 96’ya düşmüştür. Aynı dönemde ithalat beklenti endeksi ise 12,4 puan artarak 126,1’e yükselmiştir. Bu verilere ilave olarak, ihracatta ithalat bağımlılığının azaltılmaması ve fiyata duyarlı, katma değeri düşük üretim iç dinamizm açısından sorunlar oluşturuyor. Dış faktörler arasında, Avrupa’da beklenen resesyonun gerçekleşmesi, Çin’de virüs kısıtlamalarının sona ermesiyle oluşacak emtia fiyat baskıları ve lojistik maliyetlerindeki olası düşüşler, ticaretin yeniden Asya’ya kaymasına neden olabilir. Bu durumların nedeni olarak, cari açığın daha da artabileceğini söyleyebiliriz.
2023 yılında cari açığın artış eğiliminde olması yüksekle muhtemel, özellikle içeride ve dışarıda oluşan durumlar dikkate alındığında.
Cari açığın finansmanı hakkında sormak istediğiniz soruya, genellikle iç ve dış borçlanma yoluyla finans edilir. Finans hesabı ile finans edilemeyen durumlarda ise, net hata ve noksan hesabı kullanılır. En tehlikeli finansman yöntemi, portföy yatırımları yani sıcak para girişleri ile finansman sağlanmasıdır. En doğru yol ise, doğrudan yatırımların çekilmesi yoluyla finansman sağlanmasıdır. Ayrıca, mevcut cari açığın finansmanını değerlendirirken TCMB’ye gelen swap ve depo hesaplarının da rolü olduğunu unutmamak gerekir.
Açıklanan finans hesabı kompozisyonunun incelendiğinde, doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişlerin 775 milyon dolar olarak kaydedildiği, portföy yatırımlarından da 538 milyon dolar net giriş kaydedildiği görülür. Kasım ayında da net hata noksan girişinin devam ettiği görülmüştür. TCMB verilerine göre, kasımda 899 milyon dolar net hata noksan girişi gerçekleşmiştir. Böylece, 11 aylık dönemde Türkiye ekonomisinde net hata noksan girişinin 22,3 milyar dolar olarak gerçekleştiği saptanmıştır.
Son olarak, cari açığın risklerini büyüterek ve çözümlerini erteleyerek uzun yıllar sürdürmek mümkün olabilir. Ancak bu, cari açığın sürdürülebilir olması anlamına gelmez. Cari fazla veren ülkeler, kaynak transferi yapmaya gönüllü oldukları sürece cari açık sürdürülebilir görünebilir, ancak bu bağımlılık ilişkisi sonsuza kadar süremez.
Türkiye’nin büyüme amacı vardır. Cari açık artması, ülkede yurtiçi tasarruflardan daha fazla yatırım yapma olanağını sağlar. Yani, cari açık arttıkça yatırım ve büyüme de artar. Büyüme, ödünç alınan kaynakların ileride rahatça geri ödenmesine olanak tanır. Bu nedenle, büyüme olan bir ekonomide cari açık oluşması bir sorun değil, doğal bir sonuç olarak görülebilir. Ancak, cari açığın finansmanının sürdürülebilir olması gerekir.