Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yetkisine göre dava açmaması halinde MHP’nin yargılama başvurusunda bulunacağını belirtti.
Ankara Başsavcılığının, aralarında eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’li üst düzey yetkililerin de bulunduğu 108 kişi aleyhine, Kobani olayı olarak da bilinen 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında hayatını kaybeden 37 kişinin öldüğü gösterilere ilişkin iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.
Yaklaşık 3.500 sayfalık iddianamede 108 kişi PKK önderliğinde faaliyette bulunmakla suçlandı.
Bahçeli’nin açıklamasında şöyle dendi: “HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bilhassa 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir.”
Bahçeli siyasi partilerin başka bir partinin kapatılması için talepte bulunmasına imkan veren kanuna atıfta bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır.”
Bahçeli, CHP veya İYİ Parti’nin itiraz etmesi halinde bunu ‘suç ve suçluyu koruma mahiyetinde’ değerlendireceğini ifade etti.
HDP’den Cevap
HDP’nin resmi internet sitesinden, ‘Bahçeli yargı üzerinde baskı kurarak anayasal suç işliyor’ başlıklı bir açıklama yayımlandı.
Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı Ümit Dede’nin açıklaması şu şekilde: “Devlet Bahçeli iktidar ortağı olma yetkisini kullandı ve açıklamalarıyla HDP hakkında kapatma davası açması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na açıkça talimat vermekte ve yargı üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Bahçeli açıkça Anayasa suçu işlemektedir. Anayasa’nın ‘mahkemelerin bağımsızlığı’ başlıklı 138’inci maddesi açıktır:
MADDE 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
‘Yargıyı göreve davet ediyoruz’
Bahçeli’nin, ‘henüz iddianame aşamasında olan, yargılaması başlamamış olan, kesinleşmiş bir hukuki karar bulunmayan ‘6-8 Ekim’ davasıyla ilgili olarak da yargıyı yönlendirmekte ve baskı kurmakta olduğu’ ifade edilen açıklamada şöyle devam ediyor: “Bu da adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu kapsamındadır. 5237 sayılı TCK’nın 288. Maddesi şöyledir:
Madde 288 – (1) Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, elli günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.
İktidar önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş kararını uygulamayarak suç işlemeye devam ederken, bu açıklamalar evrensel hukuka karşı meydan okumaktır. Bahçeli’nin HDP ve Demirtaş hakkında anayasal suç işlemeye kadar varan hezeyanları duydukları korkunun göstergesidir.”
Bahçeli’nin açık yargı kurumlarını etkileme, baskı uygulama ve talimat verme şeklindeki sözlerinin anayasal ve adli suçlar kapsamına girdiğine işaret ederek “Yargı mensuplarını göreve davet ediyoruz” diyerek açıklamasına şu şekilde devam etti: “Adalet Bakanına, aynı zamanda Meclis Başkanına Anayasaya, demokrasiye ve parlamentonun iradesine sahip çıkma ve yargıya talimat niteliğindeki bu tutum karşısında tavır alma çağrısı yapıyoruz.
Açıkça ayrımcılık yapan, nefret söylemi kullanan, bölücülük yapan, halkı kin ve nefrete sürükleyen Bahçeli’nin bu tutumunun takdirini de halka bırakıyoruz.”